Selda'nın ezgilerini yasaklamışlardı.
Madenci türkülerinden bahseden.
'Giderim ben de, ben de
Bir arzum kaldı sende'
Dün gece sen yine aklıma girdiğinde
Kadıköy'ün üstündeydi
O,Dünya Güzeli kentin altın madalyasıdır
Göktaşları değil bağrındaki yaraların nedeni
Onbinlerce yıllık tanıklığın yasıdır
Bugün ben birini gördüm
Akıp giden günler gibi
Geçip giden gemilerin ardından
Köpüklerin horonunu izleyen
Köpükler ki çabaları
Boynu bükülmüş bir gülü
Bir anten gibi
Senden yana çevirdim
Ulaştırsın diye bendekileri
Yokediyorlar bak neşeyi
Bir sürü masal anlatıyorlar ya
İnananı bol
Onlarca yıl geçse de
Çağın gerçek ayrıntısı nerede
Bir kere 'ol kara sevda' girmiş gönlüne
Bir el etek öpülesi uzaklıktadır da
Bütün nimetler
Sen yine de dosdoğru gidersin
başını çevirmeden
Destanı yazılmamış babaların anısı sende saklıdır
Türküleri yakılmamış annelerin erdemi
Bu gün bir şiir gördüm rüzgarda uçuşan
Otoyolda kamyonetin arkasında
Sarılı yeşilli başörtüsünün
Oyasına takılmış
Başörtüsü bir kadını giymiş eteği dolgun
Nicedir eylül hep böyle gelir
Eteklerinde kurşuna dizilmiş yüreklerin sarısı
Rüzgar yağmurlu şiirler indirir dağlardan
Ağaçlarda eşkiya fısıltıları
Kenti nedensiz özlem buğusu kaplar
Önce sevdiğim gitti bugün
Peşinden sevdiklerim
birer ikişer
En sonunda dostlarım da katıldı gidenler kervanına
Yarın da ben gideceğim ya
-Havai fişek fabrikasında ölenlerin anısına-
Patladı renk saçan barut
Dört bir yana dağıldı bedenleri rengarenk
Kutlamalar yapılacak ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!