Soluğum açılıyor, baş dönmesi gibi, çekilen suya
Biri çıkıp derse çiçeklerimi, ya da artık ses vermese
Ölüm kanat çırparak gelmedi ki hiç
Tanrı geliniymiş o, süzülür akça gövdemizde
Bu bildiri, bu ışık hızla ulaştı
Son gülleri kaldı bahçemin
Sonbaharın gölgeleri
Bütün güzelliği burda aşkın
Kendini eriten bir mum gibi
Öğrendim aşkım
Bir rüzgarmış yaşamak
Dağılan gökyüzünde
Yıkıntılar bırakır ardından
Tohumlar taşır yeni hayata
Sürüyle kuş havalanır kafamdan
Bir atımlık yakındadır yalnızlığın gövdesi
Sokaktan, duvardan, çağdan öte
Şavkıdır insanımın
Ve bilincimin sesi.
bu koltuk daha öncede burdaydı
köşede bücür ağaç
sen gidince ardından
kırdı kökleriyle saksıyı
koltuk bir genişledi hiç sorma
odalar almadı
Uzaktan uzağa savrulan
Bir avuç kardı sesin
Yine alaca yine ayazdı
O kaskatı yalnızlığıyla
Oralardan bir kış döndü
Sevilmeyi istiyoruz
Kabul ettirmek için zorbalığımızı
Ve kendimizi önceden bağışlatmak için
Yaşmakları yüzümüze çekmeden
Belirgin açlığımızı gizleyemezsek
İçerde büyümek
Pas kokulu bir çiçektir gökyüzü
Sabahları açmalara utanan
Daracık pencerede
Bal güneşim,
Hırçın toprağım
Benim bir an yaşamama izin ver
Yapayalnızlığımı sürdüreyim.
Böylesi gider hoşuma.
Ağzında oynak bir yaz kokusu
Yemiş veren ağacın
Bir açılma arası
Beklenen, beklendiği bilinmeyen
Güneşte devinen sesime
Tok bir demir yankısı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!