Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Gönül Bıkım_
Şiire yolculuğum ilk başlarda (ortaokul yıllarımda)  daha çok duygu ifadesi şeklindeydi. Duyguları yoğun ve uzun süreli yaşayan bu mana da hızlılığı sevmeyen bir insanım. Bana göre yaşadığımız hayatta her şeyin tadı çıkartıla çıkartıla yaşanmalı. Hele ki hislerimizse söz konusu olan hiç aceleye getirilmez. Daha sonra şiirin duygu yoğunluğundan ziyade hakkı verilerek yazılması gereken bir edebi tür olduğundan kıvamımı bulmaya, bu türü hakkını vererek yazmaya karar verdim. Çevremde şiirle edebiyatla ilgili kimse olmadığından ve daha çok sesimi insanlara ulaştırmak istediğimden deneme tarzında olan ilk kitabım 'İçimdeki Ses' isimli ilk kitabımı çıkardım.Ve çokta faydasını gördüm yavaş yavaş çizgimi oluşturuyorum. Zamanla daha da iyi olacağına inanıyorum.
Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? varsa kimlerdir?
Gönül Bıkım_
Tabi ki buraya sığmaz aslında ama başlıcaları; Metin Altıok, Özdemir Asaf, Attila İlhan, Can Yücel. v.s.. İnanın saymaya kalkınca tamamlayamıyor insan muhakkak eksik kalıyor.
Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?
..
Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Ramazan Topoğlu_
Hayat hikayesi denilince “hayret” diyorum. Yaşanılmış zaman, yaşanılacak olandan daha hızlı biçimde geçmiş görünüyor. Bir çırpıda Gençliğin İhtiyarlık Dönemi sonuna yaklaşmışım. Aynaya bakıyorum. Gülümseyebiliyorum, ruhumu yüzümde gözümde görebiliyorum. Ege köylerinde su kenarlarında, ovalarda koşuştururken duyduğum mutluluğu anımsayabiliyorum, dağlarda eriyen kar suları bahçelere doldukça, sular dar yollara taştıkça, oradan atlar da su içerdi. Kuşların neşesini o yıllarda hissedildiği bilmek şimdi bile sevinç veriyor.
Babaların zamansız ölümleri aile dağıtıyor. Bol kardeşli ise en küçük yalnız kalıyor. Bir de lise dönemi 12 eylül öncesi olunca istediği gazeteciliği ve edebiyatı akademik okuyamıyor. Neden, komünist fasişt hikayeleri. Gidiyor diploma bulunsun diye İşletme okuyor. Oysa işleticilikte en başarılı insanlar okulsuzlar. Eski Akbaba dergisi yazarlarından edebiyat öğretmeni Erhan Tığlı, vatandaşın canı dışında ne bulursan oku ve sonra yaz demişti. Lise dengi okullar arası bir öykü birinciliğinden başka yarışmaya katılmak yarışmaktan korkmaktı belki de. Müteşebbis ruh olmayınca Ankara’da bakanlıklarda devlet memuru olmaktan başka seçenek yoktu, her alandaki sanata düşkünlük ise ayrı bir yaşama gücü. Eşinden ayrılıp, sevgilin ölse bile evladınla hayat yine güzel. Yeter ki ayakta kalması bil. Arasıra yıkılsan da, dost bildiklerin yıkılmışken üstüne toprak atsalar da ayağa kalkmasını bil. Ve yaşa.
Her gün her an, müthiş bir yeni heyecan.
Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Ramazan Topoğlu_
İlçe pazarında acıklı cinayet olaylarını anlatan destan denilen şiirleri daha ilkokula başlamadan hatırlarım. Kırmızı harflerle basarlardı. Tek yaprak. Köylüler alır ağlayarak okurlardı. Kırsal alanda kahramanlık ve dini şiirler sevilirdi. Bir de ilahiler. Bunların tümü ilgimi çekerdi. Dinleyip anlamaya çalışırdım. Daha sonra babama Yunus Emre’den şiirler okurdum yine ilçe pazarından aldığı kitaplardan. Okumaya söktüğümden itibaren. Köy evinin hayatında ovaya doğru oturur Türkçe kitaplarında renkli resimli şiirleri okurdum.
..
Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Demet Duyuler_
1966 Kozan/Adana doğumluyum. Adana Cengiz Topel İlkokulu, Adana Kız Lisesi ve Çukurova Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalında öğrenim gördüm. Sınıf Öğretmenliği formasyon programını ve yan alan Halk Bilim programını tamamladım.1987 yılında Çukurova Üniversitesinde memuriyete başladım ve halen Ç.Ü.Eğitim Fakültesi’nde İlköğretim Bölüm Şefi ve İdare Amiri olarak görevime devam etmekteyim. Evli ve iki kız çocuğu annesiyim.
SuGibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Demet Duyuler_
Belirli gün ve haftalarda ezberimin güçlü olması nedeniyle ilkokul öğretmenimin en uzun şiirleri bana okutturmasıyla başladı diyebilirim. Bir de o kadar haylaz ve kıskanç bir çocuktum ki, oyun arkadaşı seçmeceli oyunlarda farklı tekerleme söyleyenlere “ben daha güzelini biliyorum” diye bir şeyler uyduruverirdim. Aklımda kalanlardan biri;
Kelebekler gülde
..
Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Esin Döndüoğlu_
Balıkesir’in Bigadiç ilçesinde 1959 yılında mayıs ayının tam 7 sinde ikinci kız çocuk olarak doğuvermişim… Pancar bölge şefliğinde şoförlük yapan bir babanın ve ev hanımı bir annenin kıymetlisi olarak…. 4 yaşına kadar pek bir şey hatırlamıyorum.. Evde erkek çocuk olmaması nedeniyle sokakla tanışmam o yıllara dayanıyor.. Evin bütün dış işleri o yaşlardan itibaren bana görev olarak verilmiş… Sürekli kızarak gittiğimi hatırlıyorum bakkala annemin arkadaşlarına konuya komşuya.. Söylene söylene…
İlkokulda tam 3 okul değiştirdim.. 2 si küçücük bir ilçe olan Bigadiç de diğeri 3.sınıf sonunda babamın tayininin en sonunda Balıkesir e çıkması sonucu Balıkesir de… (Yandık 1 sayfa bitti hala ilkokuldayız dediğinizi duyar gibi oldum ;))))
Ama benim çocukluğum gerçekten çok keyifli dolu doluydu… Sokaklar da erkek çocuklarından daha iyi bilye gazoz kapağı 7 kiremit gibi oyunlar oynayarak ağaç tepelerin de geçti… Uzun yıllar bahçemizdeki erik ağacına benden başka çıkan olmadığı için her türlü isteğimi bakın erik toplamam diyerek yaptırdım… (erikte papaz eriği hani)
O zamanlar köylerde pancar ekilirdi AB ye girmek ister istemez gibi yeni başvurduğumuz AB nin bizi takmadığı ve o zamanlar dünyanın global olmadığı rekabetin bu denli acımasız olmadığı yıllardı ki izin vermişler ve oldukça yaygın ekilirdi..Babam sürekli köylere gider uygun olduğunda muhakkak beni de yanına alırdı…. İlkokul 3 te ilk bisikletimi aldı ve lise sona kadar bisiklet yaşamımın bir parçası oldu.. Liseyi bitirdiğimde motosiklet aldı ama elden düşme ve arızalı olduğu üniversiteye gittiğim içinde biraz binebildim ve motosiklet tutkum çok uzun sürmedi..
İlk ticarete ilkokul birinci sınıfa ilk başladığımda sınıf öğretmenimizin bir gün boyunca kantine sen bakacaksın diye görevlendirmesi ile başladım. (ablam sayesinde okuma yazmayı okula başlamadan öğrenmiştim. Beni çok bakkala gönderdikleri için para ile oynarken matematiğim de gelişmiş.)  Ben kantin de satış yaparken diğer öğretmenlerin neden çok alışveriş yaptıklarını daha sonra anlayabildim.. (ya bu kadar uzatacağıma çocukken zekiymişim deseydim keşke)))
Ortaokulda Balıkesir de hatırladığım arkadaşlarım erkeklerle özel görüşürken benim onlarla takım halinde futbol maçı yaptığım.. Deniz Gezmiş’in asılmasını radyodan duyup ağladığım... Edebiyat dersinde sınıfta yapılan cümle kurma yarışmaları sonunda hep birinci olduğum ve birkaç roman ve kalem hediye kazandığım..Voleybol ile tanışmam da o yıllarda oldu.. Tam bir kitap kurdu olan babamla başlayan kitap okuma sevgimin alışkanlık haline dönmesi okumayı daha da çok sevmem Kel Atıf hocanın(fen bilgisi hocası)  Şevket Süreyya Aydemir’in Toprak uyanırsa adlı kitabını okuduğumu sınıfta söyleyerek onore etmesiyle oldu..
Ve ortaokul sonda (ergenlikmiş sonradan fark ettim)  annemle sürekli kavga etmem nedeniyle sınav alışkanlığı olsun diye girdiğim Öğretmen okulları sınavlarını kazanınca Yatılı okumaya karar verdim. Günlerce süren mücadele sonunda ailem engel olmaktan vazgeçince (pes ettiler demeyeyim ayıp olur)  Denizli Öğretmen okuluna gittim. Ve yaşamımın en güzel ve verimli yıllarını orada yaşadım.. İlk boykotu toplu mücadeleyi Öğretmen okullarını Öğretmen lisesine çeviren Ecevit’in başbakanlığındaki MC hükümetine karşı protestoyla öğrendim.. İstiklal marşı söyleyen (3 kez üst üste yapınca yutmadılar.)  bizleri coplarıyla dağıtan polis sevgisini de orada öğrendim.. Öğrenci Başkanlığı seçimleri ile (öyle bir seçim ki genel milletvekili seçimleri çok sönük geçiyor o seçimlerin yanında)  örgütleme ve insan ilişkileri ajitasyon demogojiyi ve okul idaresi ile kavgayı diğer öğrenci arkadaşların haklarını aramayı öğrendim.Halk oyunları müzik resim ve sporun her dalı (atletizm basketbol masa tenisi ve voleybol)  uğraşlarım oldu.. Tabiî ki futbol hayatım bitti çünkü Kız yatılı okulu idi ve numunelik her sınıfta en fazla 3 erkek arkadaş vardı… Sporda En başarılı olduğum dal Voleyboldu.. (Fiziğimin ve uzun boyumun bunda katkısı çok büyük) .. Takım olarak liseler arası Türkiye şampiyonasında bir İkincilik ve bir dördüncülük başarımız var.. (Yaşamımda ki tek keşke/m Voleybolu daha sonra devam ettirememektir) ..
..
Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Burcu Yalkın_
Beni en iyi tanıtacak veya yaşamımdan ipuçları verecek olgunun yazılarım ve şiirlerim olduğunu düşünüyorum. Hikayemi bu yüzden kısacık yazmış olduğum bir yazıyla özetlemek isterim.
kes bakışlarımı orta yerinden...
cam gibi keskin kelimelerde yürek dili dilsiz...
alışkanlığın siyahına dayadım sırtımı...
farkın olmadığı boyutta sonsuzluğu içiyorum..
gizli sayfalarda mısralarımı yırttım...
..
Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Dilek Hokkaömeroğlu_
Merhaba bütün dostlara sevgiyle. Ben Dilek Hokkaömeroğlu. 1970 Yozgat \ Boğazlıyan doğumlu, 1986 Boğazıyan Lisesi Edebiyat Kolu Mezunuyum. 1989 da evlendim. Bir Yağmurum, bir Yiğidim, bir Can'ım üç meleğim var. Halen bitirmeye çalıştığım AÖF Halkla İlişkiler Böl. öğrencisiyim. Halen doğup büyüdüğüm yerdeyim. Bir tiyatro oyunu yazdım yönettim oynadım. ÇANAKKALE GEÇİLMEZ.
Tevfik Gelenbe tiyatro kadrosunda bir ufak rol aldım. Yıl 1986 turne yolculukları sırasında yollarımız kesişti ve tiyatroyu sevdim... Rahmetle anıyorum ARAP BACI'yı.
İki Şiir Antolojisinde şiirlerim yayında. Yerel gazetelerde öykülerim yayınlanmakta...
Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
..


