Birden üstüne seriliyor,
o eski üzgünlük gibi hani
tam da yazmak, artık kapalı kitabına yazılırken
birden ama sinsice...
diyorsun ki gözlerim yerindeymiş hala
Gülüşün son nefesini hicrana bulayıp,
Ağladım,
Ağladım
Ve bıraktım kendimi
Eski filmlerdeki evlerin damlarından…
Hiçbir yeri tanımadı ellerim,
Avcunun içi gibi,
Avcunu...
Gittiği gitmediği,
Kalıp kalmadığı,
Baba aldı tabutu eline
bakıyordu,
Ana, ağlıyordu
Çocuk altı aylık
ölüydü
İstanbul’da gizlenebilmiş bir yerdeyim
Bundan başka bir hüneri yok olduğum yerin
Bir şeyleri özlüyorum
Şarkı söylemek kadar eski
Yazmak kadar tabi
Dışımda bir ben var ki görmesi gerek içimin
Bu küçük dünyada,
Küçücük benim,
Sakladığım, suladığım ve büyüttüğüm
Birçok şey var:
Sayısız, batan güneş tarihli
Yalnızlıklarım
Bakıyorum
Öylece
Sadece bakıyorum
Bir martı geçiyor mahallemden
Önce benim camımda görünüyor kanadı
Sonra
En kötü hayat benimki değil,
En iyi hayatta benimki değil,
Ortası hiç değil,
Galiba benimki hayat değil…
İlk adımlarının değişinde yere
Kulak kabartıp
Kararlı adımlarına,
Başımı kaldırdım sonra
Yollar siyah ve toz toprak
Açtım perdemi
Girsin ruzgar içeri
Girsin istediği gibi
Soğuk algınlığı da neymiş
Ben bir kere sıcak almışım içime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!