Ayrıldım civandan, nazlı yavrudan
Şu kalenin ardı, garip kaldı oyy
Oğuz destanından nice uludan
Dedem korkut yurdu garip kaldı oyy
Korgan köprüsünden, ipek yolundan
Burcu burcu kokan gonca gülünden
Yetimleri saran şefkat kolundan
Şehirlerin merti garip kaldı oyy
Baharda gülümser nergis ve lale
Sırakayalarda, çağlar şelale
Surlarda sancağım, olur meşale
Dağlarımın kurdu garip kaldı oyy
Güzelliklerini saymakla bitmez
Saysamda yazamam mürekkep yetmez
Taşocağı, ölsem aklımdan gitmez
Demirözü, Hart'ı garip kaldı oyy
Dedem saban ile tarla sürerdi
Hiç durmak bilmezdi yolu yorardı
Yağla balı katar, dürüm sarardı
Tandırlarda şurtu garip kaldı oyy
Abdest alır yere öyle basardı
En güzel koçunu kurban keserdi
Güzel konuşurdu, güzel susardı
Demediği derdi garip kaldı oyy
At üstünde cirit oynayıp coştu
Yalınayak cepheden cepheye koştu
Kop'un zirvesinde vurulup düştü
Zihnimin Bayburt'u garip kaldı oyy
Kayıt Tarihi : 22.5.2020 09:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!