Bak yine akşam oldu.
Heveslerini yatır da gel çay içelim.
Öyle çok uzadı kı bu yol,
git git bitmiyor.
Ben yola bakıyorum,
yol ise hep sana.
Ne vakit "gel" desen bana
yüklü bir katır
gönlümdeki dağa tırmanmaya başlıyor.
Yürüyorum bilmediğim yollarda
Yollar beni yudum yudum tüketiyor
Yüreğim sürgün,
yüreğim yangın,
yüreğim çok yorgun be...
Sen hiç bilmesen de
ciğeri yanık türküler
hep beni çağırıyor.
İnan ki
Gözümde yok hiçbir güzellik
Kalmadı varlıkta bir mâna
Ben sana doğru yürüdükçe
her yanım çamur olur,
her yerim gurbet.
Sana seslensem
her yanı çığlık basar,
her şey sağır olur.
Rüzgar bile çığ gibi düşer dağlardan.
Bilirsin
ben böyle susmazdım avaz avaz,
böyle bakmazdım acıyarak aynalara
lakin yokluğunun soğukluğu
yüzüm çok yakıyor
Hani "öldü, öldü" diyordum ya
Dün gerçekten de öldü içimdeki çocuk,
annesinin kabrine gömdük.
İnsanın hayır duvası da,
annesi ile birlikte mi gömülüyor?
Kayıt Tarihi : 12.9.2022 22:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)