günün ilk saatlerinde öldü bu şehir en çok:
merhaba izmir
kuru nehirlere kurulu
köprülerden attı kendini, yığıldı kaldı
mızraklı korkuluklardan korkusuzca
geçip gitti sümüklü bir çocuk, bahtını yamalı yenine silip
koynunda suskunluktan oyma, zula tutsağı bir oyuncak
masumiyetini en çok bu kuyularda boğdu şehir
cesedini kovalara doldurup yukarı çekebilirsiniz
üşüyen ateş böcekleriydi, sönüverdiler bir akşam:
nasılsın izmir
kelimelerini paslı bir daktilodan aşağıya
sarkıttı bir şair hiç düşünmeden
mürekkebi geceden zifir harfler işleyerek
kağıt yığınlarına çıktı ve boşluğa bıraktı bütün varlığını
vuruldu, her bir yanı körebe meydan savaşı
rengini en çok bu cephede kararttı şehir
cesedine üç beş gökyüzü serpebilirsiniz
bulutları okşadı pençesi nasırlı bir şahin:
hoşça kal izmir
aldırmıyor pişmanlık sızdıran otopsi raporlarına
yangına, şakaklarında atan anlamlara
aşırıp zaman denen tutsaklıktan bir iki hatırayı
ve sabah erken gidip
gece geç dönen yılgınlıklara yamalı bayrağını dikip
umudunu en çok süslü kravatlarla boğdu bu şehir
cesedini bu şiirden alabilirsiniz
Mustafa Seyfi 2Kayıt Tarihi : 11.9.2025 14:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.