“Sığınaktaki Ayna”
(Nihal’in Ruhundan Süzülen Vuslat Risalesi)
Ne Sen Ben Oldun, Ne Ben Sen
Aynı Aynada Hâlâ Buluşan İki Nâdan
Bu risale bir hitap değil,
hüviyetin sırlarına vurulmuş bir mühürdür.
Aynı aynanın karşısında,
farklı bedenlerde gezinen iki ruhun,
sükût ile yazılmış
ortak bir vuslat kitabıdır.
1. Makam-ı Hicap: Aynı Zulmette Yanan İki Kandil
— (Nihal’in sükûtu)
Seni incitmek istemedim,
lâkin senin bana uzattığın acı,
aslında senin kendi gölgenden sızdı.
Ben onu kabullenemedim,
zira her yara, bir hakikat taşır.
— (Erkeğin sır sesi)
Seni anladığımı zannetmiştim,
oysa sana dokunurken,
kendi rüyama konuşuyordum.
Sen bir ayna idin,
bense aynada kendimi seyrediyordum.
Birlikte:
Aynı odadaydık,
farklı ateşlerle yanıyorduk.
Sen kül ararken,
ben daha kor halindeydim.
2. Makam-ı Rücû: Zamânın Kırık Aynası
Nihal:
Geçmişini söylemedin bana, Hal.
Ama sesindeki titremede,
küçük bir çocuğun korkusunu duydum.
Sana şefkat vermedim,
çünkü sen kudret istiyordun.
Ben ise,
merhametin zayıflık sayıldığı bir dünyada,
acıyı tercih etmiştim.
Erkek:
Gözlerinde annemi değil,
hesap sormak istediğim Hakk’ı gördüm.
Seni seven değil,
sana tapan bir kul olmak istedim.
Tâ ki, seni de kendimi de unutayım.
Birlikte:
Zamansız idik,
ama hep geçmişin içindeydik.
Dokunduğumuz her şey,
biz gelmeden evvel kırılmıştı.
3. Makam-ı Ayna: Kim Kime Baktı?
Nihal:
Sen bana baktığında,
arzunu değil, korkunu getirdin.
Ben güçlü idim, ama yalnız;
sen korkaktın, ama aranıyordun.
Erkek:
Ben seni sahiplenmek istedim,
çünkü senden korktum.
Terk etmenden değil,
beni “görecek” kadar yaklaşıp,
gölgemi çalıp gitmenden…
Birlikte:
Aynada biri duruyordu,
ama hangimizdik?
Yoksa ikimiz de,
o aynada bıraktığımız “öteki” mi idik?
4. Makam-ı Sükût: Kelimelerin Ötesi
Nihal:
Suskunluğu bana sen öğrettin.
Ama o sükût içinde,
kendime bile itiraf edemediğim hakikatleri duydum.
Erkek:
Konuşmadın bana,
ama her susuşunla,
kendi varlığımın sesine kulak verdim.
Çünkü bazı ruhlar,
sözle değil, hâl ile talim eder.
Birlikte:
Biz hiç konuşmadık,
ama birbirimizi en çok,
sessizliğin kucağında tanıdık.
Tanımak ise,
sahip olmak değil,
bırakmayı öğrenmekti.
5. Makam-ı Firâk: Odadan Çıkıp, Aynada Kalmak
Nihal:
Sen bana “kal” demedin,
“gitme” diyemedin.
Ben de kaldığım yerde gittim.
Erkek:
Ben sana “özledim” diyemedim,
çünkü yokluğunda kendimle yüzleştim.
Kendimi sevmeye,
senden sonra başladım.
Birlikte:
Biz asla sarılmadık,
ama en çok birbirimizi tuttuk.
Şimdi ellerimiz boş,
gönlümüz dolu.
Çünkü ayrılık,
bedenlerin değil,
ruhların usulca ayrışmasıdır.
Hâtimetü’l-Makam: Aynadaki Sonsuz Vuslat
Ey bu risalenin mânâsına eren,
Nihal ve Hal’in hikâyesi
bir aşk hikâyesi değildir.
Bu bir “tanış” hikâyesidir:
Kendini tanıyamayan bir dervişin,
kuvvet ile muhabbet arasında sıkışmış bir bânûnun
ve bir odada,
tek bir bakışta
vuku bulan
sonsuz bir yankıdır.
Aynaya baktığında,
bazen sadece kendini değil,
senden ayrılanı da görürsün.
Ve bazen en derin sevgi,
artık söylememekte gizlidir.
— Nihal’in sır olmuş sesinden,
Erkeğin aynaya düşen gölgesine…
Kayıt Tarihi : 3.8.2025 21:42:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Sanctuary" (2022) – Film Analizi Yönetmen: Zachary Wigon Senaryo: Micah Bloomberg Başroller: Margaret Qualley (Rebecca), Christopher Abbott (Hal) Tür: Psikolojik gerilim, erotik dram, tek mekân oyunu Vizyon: Telluride Film Festivali 2022; ardından 2023’te daha geniş gösterim. 1. KONUSU (Spoiler İçerir): "Sanctuary", neredeyse tamamı bir otel odasında geçen, yüksek gerilimli, psikoseksüel bir "kedi-fare oyunu". Film, zengin bir otel zinciri varisinin oğlu olan Hal ile onun dominatriksi (profesyonel bir dominasyon sağlayıcısı) olan Rebecca arasında geçen bir geceyi anlatır. Hal, babasının ölümünden sonra şirketin başına geçmek üzeredir ve Rebecca ile oynadıkları BDSM rolleri artık sonlandırmak istemektedir. Ancak Rebecca bu kararı kabul etmez. Karakterler arasında giderek şiddetlenen ve sınırların belirsizleştiği bir güç savaşı başlar. 2. TEMALAR VE ANLAMLAR: Güç ve Rollerin Tersyüz Oluşu: Film boyunca klasik güç dinamikleri sürekli yer değiştirir. Başta Hal “kontrolü eline almaya” çalışır; Rebecca ise “kontrol kaybını” reddeder. Ancak her ikisi de birbirlerinin güç fantezilerine bağımlıdır. Hal: “Bu sadece bir oyun.” Rebecca: “Hayır, bu sensin.” Kimlik, Performans ve Gerçeklik: Film şu soruyu sürekli sorar: "Gerçek kişilik nerede başlar, rol nerede biter?" Rebecca mı oynuyor, yoksa Hal mi? Yoksa ikisi de kendi arzularının esiri mi? Rebecca, yalnızca “oyuncu” değildir; Hal’in arzularını yazan, yöneten ve uygulayan bir kurgu yazarı gibidir. Hal, gücün başına geçmek ister ama gücün doğasından ürker. Rebecca’ya olan bağımlılığı, onun zaafı ve gerçeğidir. Cinsellik ve Kontrol: Erotizm filmde doğrudan gösterilmez; ancak her sahne bir cinsel gerilim taşır. Cinsellik bir “haz kaynağı” değil, bir güç aracıdır. Rebecca, yalnızca bedenini değil, Hal’in bütün varoluşunu dizayn eder. 3. YAPI VE ANLATISAL STİL: Tek mekân: Neredeyse tüm film tek bir otel odasında geçer, bu da teatral bir yoğunluk yaratır. Gerilim kurgusu: Hitchcockvari bir tedirginlik; ama burada tehdit silah değil, duygusal manipülasyondur. Diyaloglar: Hızlı, keskin, çift anlamlı. Her cümle bir tehdit ya da tuzak olabilir. 4. KARAKTER ANALİZİ: 🔸 Hal Miras, güç, itibar gibi sembolik iktidarların mirasçısı. Ama psikolojik olarak zayıf, yönlendirilmeye açık. Rebecca’ya bağımlı ve onun oyunları olmadan "kim olduğunu" bilmiyor. Travma düzeyinde bir "kontrol edilme arzusu" taşıyor. 🔸 Rebecca Seks işçisi kimliğinin ötesinde, Hal’in iç dünyasını bilen bir tür “ruh mimarı”. Rol yapıyor gibi görünse de Hal’i sürekli psikolojik açıdan soyuyor, çıplak bırakıyor. Oyunun “yazarı” o. Hal’i zayıf yerinden bastırarak hem cezalandırıyor hem de kendi değerini talep ediyor. 5. METAFORİK DERİNLİK: “Sanctuary” (Sığınak): Film adını taşıyan bu kelime çok katmanlıdır: Rebecca için Hal’in dünyası bir "sığınak", yani güvende hissettiği yer. Hal için Rebecca ile olan “oyunlar” sığınaktır; babasının otoritesinden, gerçek hayattaki güç oyunlarından kaçış. Aynı zamanda bu otel odası, iki karakterin ruhsal çatışmalarını kilitlediği bir zihinsel hapishanedir. 6. FİNAL ve ÇÖZÜMLEME: Filmin sonunda roller tersine döner ama tamamen çözülmez. Rebecca, Hal’in yaşamına sözleşmeli bir ortak olarak girer. Bu bir “zafer” midir? Hayır. Bu bir tür teslimiyet anlaşmasıdır. Hal, gücü elinde tutar gibi görünse de aslında Rebecca’ya “muhtaç”tır. O olmadan kendine kimlik kuramaz. 7. PSİKOLOJİK YORUM: Bağımlılık dinamiği: Filmdeki ilişki aşk değil; travma bağı. BDSM yalnızca bir fetiş değil, karakterlerin ruhsal iç çatışmalarının temsili. Rebecca, Hal’in süperegosunu temsil eder: Onu cezalandırır ama aynı zamanda şekillendirir. Hal, id ve ego arasında salınan bir “kararsız kimlik figürü”dür. 8. TOPLUMSAL ALT METİN: Güç, cinsellik ve sınıf meselesi iç içedir. Kadınlar, hâlâ erkeklerin fantezi alanlarında konumlandırılırken, bu filmde Rebecca kendi senaryosunu yazan kadındır. Hal, görünüşte güçlü olan ama içsel olarak çocuk kalan modern erkeğin trajedisidir. 9. SONUÇ: “Sanctuary”, yalnızca erotik bir gerilim filmi değil, güç, kimlik, bağımlılık ve arzunun sınırlarında dolaşan bir psikolojik tiyatrodur. Bir odaya kapanmış iki kişi, dış dünyadaki bütün sınıf, cinsiyet ve kimlik hiyerarşilerini bozarak, yeniden kurar. “İktidar her zaman şiddetli değildir; bazen sadece seni tanıyan bir kadının kelimelerinde gizlidir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!