şiir sanatında gerçek dost, nezih paylaşım; kimdir, nedir? şiir sanatıyla ilgisi olmadığını düşündüğümüz bir soru gibi, değil mi?
oysa, sanatın gelişmesi, toplumun ıslahı için gereken tek şey, gerçeği paylaşmak, yalanı kovmaktır köyden. hele ki, dostlar arasında bunu yapmak elzemdir, kaçınılmazdır. sanat işinde dosttan gelen yapaylıksa, yadsınır, çürük elmadır, kurt kemiriğidir. kendini düşünenle, dost arasındaki bir savaştır; özveri ile çıkarcılığın çatışmasıdır.
bunları masaya yatırmak mı? çok zor; kim inanır ki, kendini birinci tuttuğuna, diğerlerinden? kimi ikna edebilirsiniz ki, kırık bastonu verdiğine, dostuna?
ne gereği vardı şimdi bunun; buyrun cenaze namazına! lunaparkta atlı karıncaya binmek yerine, ne işimiz vardı dostun sanat ayininde?
şiir yazar, okuruz.. bu, çok basit bir işlemdir elbette; anlar veya yüzeyden kaymağını sıyırıp geçeriz. başkasının şiiri olunca neler yaparız? kendimizin her sözünün yorumlanmasını beklerken, onlarınkinden uzak dururuz. oysa, beğenilme umudunu taşıyan binlerce can, okunmayı, hatta yazdıkları kötüyse, eleştirilmeyi; uyarılmayı / yerilmeyi de bekliyorlar.
Çevren kör kuyular gibi sağır
Ne yöne dönsen, kıytırık suratlarla haşır neşirsin
Figan edersin çarkında kazıklı dünyanın
Tam piştiğin anda,
göçer gidersin.
Bir bilsen, her kumralı,
-nasıl da benzetir sana yüreğim,
Dünyadaki tüm sevgilileri hattâ;
-her biri, bilmem nereli.
Uzaktan, sanki sevdiğim biri;
Savaş Rüzgârları
Hazır mısın, yürek için savaşa?
Kuşanmış bir nefer gibi cesur;
-kuşağı, barut; fişek cümbüşü;
-yola düşer misin?
Merhaba şiir dostlarım,
Türkçemizde, özellikle halk deyişlerinin şiire yansıtılmasında karşımıza çıkan ilk engel belki de ölçü teorisidir. Oysa ölçü; sadece kendi özgün ifadelerimizin aktarımında kullanabileceğimiz; hece sayısını ayarlayabileceğimiz duygu yüklerinin akıcı anlatımı için yararlı olabilir.
Akıcı anlatım, halk deyişlerinde gerekli değildir, çünkü onlar dile yakıştırılmış, en kolay / az enerji ile dile dökülen sözcük kümelerinden kurulu yapılardır.
Merhaba şiir dostlarım,
Şiirin ölçülü olup olmaması konusuna değinmek gerekirse;
Şiir ölçüsü ve şairler arasında bir değerlendirme yapıldığında; serbest ölçüye geçenlerin sayılı olduğu görülür.. Ancak yine de ölçüden uzaklaşmak genelde şiire olumsuz bir katkı yapmıyor..
geçen gün sormuş biri;
'kendinde değil' demiş bir serseri;
-işte burda!
'hergele meydanı'na yakın ışıkta;
-şiir okuyordum!
Zamanı sorgulamalı artık,
Gün be gün çürümekte iken sinem,
Sevdayı hangi yüreğe bıraktık?
Sen de şahlan artık ozanım,
Zamanın çarkına kaptırmak yok kendini,
zerreleri billûr, rengârenk!
cümbüşe ramak özüm, havaî fişek!
göğün kuşağına ne gerek, canı tezim?
cıvıl dilim, kuştan çilek!
kanarya, bülbüle köçek, aşka düşer
Peki, şimdi ne olacak?
Adam, kepenkleri kapatıp, yine eskiye mi dönecek,
Aynı mı davranacak gülüne, dövecek zahir aynı kadını,
Sanki çelik çomak oyununa kurban eşi,
Aynı kemik kırılııp, yen içinde kalacak yani.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!