Orurdum, sana bir şeyler yazayım istedim. Saçma salak gereksiz bir sürü kafiye, redif, mübalağa ne varsa işte, izin vermediler. Yazamadım tek satır; ‘Gönlüm ki kavrulur bir sevda ateşinde aşkının, sızlar ruhum, sızlar gözümden akan yaşlar.’dan başka. Beğenmedim zaten, son verdim, kestim, yırttım, attım kelimeleri.
Hikaye desen değil, masal desem değil, fabl mıydı şu börtü böcekten medet uman sesler, öyle bir şey gibi… Bana bir çay borcun var, bir de sen. Merak ediyorum seni, saate baktım vakit tamam diye bağırıyor yelkovan; akrep, süre doldu diye zehirliyor beni. Ne şiir olur bunca vakitte ne de başka bir şey! Gidilir ancak, gidilmemesi, gidilmeyesi. Bir pencere kenarında, ardından bakılası. Bu nasıl hava lan, sapsarı! Neyse siktiret, zaten birazdan lanet olası bi kızıllık çöker şu karşıki tepelerin ardından; ayçiçeği misin sen, dönme yüzünü benden öte taraf. Saat 17, bir de çift sıfırı var. Hoşçakal.
Kayıt Tarihi : 15.5.2025 17:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bazen de vakit vardır, imkan yoktur.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!