Gün gelir hüzünlerimin ardına düşerim
Yürürüm tek başına kaldırımlarda
Tepelerde bahar çiçekleriyle sözlenir
Hasretimi taş duvarlara yazarım
Siyah saçlı bir kadın olur sevdam
Ararım onu hep ıssız ve dar sokaklarda
Gün doğmadan neler doğar
Derdi büyüklerim
Dertlerini arkadaş edinir
Türkülerini söylerlerdi.
Dertleşmek
O zamanların tespihiydi
Umutlarım birer sarkıt olmuş düşmeyi bekliyor saçaklarda
Ve kızıl alevler yükseliyor ıslak şehrimin sokaklarından
Bir gün diyorum yalnızca kendi kendime konuşacağım
Ve bir bahçe yapacağım suyu, acılar diyarından olan
Bir serçeyi hapseder gibi benliğimi demir bir kafese hapsedeceğim
Ve ruhumu, yetim bir çocuğun uçurtmasına takıp uçuracağım
Hayat
Kuru bir ekmek sunuyorsa eğer
Sevin ve özgür kal
Gözlerin
Hayatını başka hayatlardan alanlara
Takılmasın, düşün
Bir gün gidipte geri gelmezsem ağlama annem
Umulur ki bir gün buluşuruz
Umutların bittiği yerde
Kucağında
Her zaman sıcak bir yer ayır bana annem
Ayırki üşümeyim yanına geldiğimde
Duvarda bir resim
El değmeden çizilen
Kapıda şaha kalkmış bir at gibi
Muhteris bir adam var bekleyen
Soba üstünde hüzün ibriği
Kalemler ecel teri döküyor
Topraktan devşirilen ellerimde
Öyle ürkütmüşler ki kalemleri
Mürekkep diye bağırıyor zavallılar
Halbuki eskiden
Kurşun kalemlerimiz vardı
Esaretin
Bedelidir yaşadıkların
Dikkat et
Duvarların ardında
Özgürlük sunanlara
Onların özgürlükleri
Defterimdeki son sayfaya
Karalama bir hayat düştü
Akşamın gölgesinde
Sürdüm hayatı
Esaretim
Yüzümde çirkin bir yara
Gençliğim
Rüzgara verdiğim bir emanetti
Götür beni diyordum
Diyardan diyara
Göster bana
Dağların arkasını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!