Duman çökmüş bizim yurdun üstüne
Boynu bükük Maraş ili ağlıyor
Yeni dertler binmiş derdin üstüne
Usul, usul akan seli ağlıyor
Nifak düşmüş suya, toprağa, taşa
Yağmurlar ıslanmış kışlar üşümüş
Bir yara kanıyor, sular yanıyor
Rüzgâr ötelere sitem taşımış
Dünyalar dönüyor, sular yanıyor
Yasaklara mahkûm olmuş yasaklar
Göç yolu çetin mi çetin
Konak yeri, hayli ırak
Bir yol yürüyorum şimdi
Ne ustayım, ne de çırak
Her yandan “öp” diye el uzattılar
Öpmeyince dokuz köyden kovuldum.! ! !
Ülkümle bağıma bıçak attılar
Kopmayınca dokuz köyden kovuldum.! ! !
Korkmam, ne zalimden nede zulümden
Düğün gününüzü ölçmüş-tartmışlar
Haydi, bu yöreden gidelim Zeynep
Amcayın oğluna beşik kertmişler
Kaçalım töreden, gidelim Zeynep
Gidelim; gün dağlar ardı aşınca
Yürüyüp gittiğiniz yollar sizi kandırır
Su gibi akar gider yıllar sizi kandırır
Nefsinizi terbiye edemedikten sonra
Bazen şeytan, bazende kullar sizi kandırır
21 Aralık 2009-Manisa
Yakar seni veda edişim şimdi
Sende kalsın anılarım, ruhum; al!
Ne kadar suskunsa gidişim şimdi
Dönüşüm belki toy, belki ihtilal
Şimdi gidiyorum, sağlıcakla kal
Dünya’ya meyleden divane gönül
Avare, beyhude yaşar gidersin
Yarını yıkılmış, virane gönül
Bir hayal peşinden koşar gidersin
Düşmüşsün bir meçhul gaye derdine
Şu köhne Dünya’nın asri çağında
Ok atıp kalbinden vurdular aşkı
Hevesler yeşerir gönül bağında
Amaca aracı gördüler aşkı
Düşünmezler mekruh ile haramı
Çiçekler açıp da mevsim baharken
Karanlık bir soğuk yerde yanmışım
Gözlerim anlamsız öyle bakarken
Cenderede kalmış, zorda yanmışım
Divaneyim aklım bedenden azat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!