Ve gece çöktü tüm kasvetiyle üstüme
Bense yine yalnizlari oynuyorum,
Yorgan diye sessizlgi örtüyorum üstüme,
Suskun bir şehrin denize bakan yamacında
Aklımda suretin, hücrelerimde nefesin, yüreğimde sevgin,
Ufukların seyrindeyim…
Öyle bir seyir ki bu görünen yalnız sensin,
Gören ise bir tek ben…
Sen bir yarasın, kaşıdıkça kanayan,
Bir acı, bir sızı, bir yangın,
En serin su dahi söndüremiyor bedenimi,
Seni sevmek…
İstanbul’u sever gibi sevmek,
Gönlünün kaldırımlarında voltalar atarken,
Bana ayırdığın karargaha gelmek…
Sen deniz ol ben de kumsal,
Sahilde buluşalım,
Sen çay ol bende şeker,
Bir bardakta karışalım...
Sen mürekkep ol ben kalem,
Bir kağıda yazalım kaderi,
Yıkılmasın kalan son kalem,
Kalkan olsun ikimize bu sevgi
Sen bulut ol bende yağmur,
Sen karaya vururken çocuk,
Biz evdeki koltuklarımızda televizyon izliyorduk,
Sonra iki çekirdek çitletip bir kaç bardak çay içiyorduk,
Esnemeye başlıyorduk ağzımızı yırtarcasına,
Sonra gidip yatağa kıvrılıp yatıyorduk..
Kaşlarından ılık ılık esen rüzgar,
Bir meltem olur içimi serinletir,
Yüzünden bana süzülen bakışlar,
Bir deprem olur bedenimi titretir
Kiraz olmuş dudakların, kırmızıya çalar,
Yıllarca darbe yedi hep şu ömrüm,
Yıllarca hasretle,
Yıllarca dertlerle boğuştu dertli gönlüm,
Gazeteler hep beni yazdılar manşetlerde,
“SEVDA ADAMI” dediler bana...
Evet...
İmkansız aşklar mezarlığındayım,
Zifiri bir karanlık içine çekiyor beni,
Nefesim kesildi, batıyorum dardayım,
Bu aşk toprağa boğdu gözlerimi..
Aramıza girmesinler, sensiz yaşayamam,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!