Pencerede...
Bir ay gördüm pencerede...
Şeffaf camların ışığında,
Öyle bir bakışı var ki
Akıl bırakmadı başımda
Deli bir rüzgâra umut bağladım,
Odumu yangına döndürdü gitti.
Bazen ırmak oldum çılgın çağladım.
Gözümde akacak yaşlarım bitti.
Öyle ince, nazik sitemin vardı.
Yorulduk faydasız, garip şeylerden
Bitmeyen içi boş vesveselerden
Murat neyse gerçek olacak bir gün
Dert sırat köprüsü, geçmek ne mümkün
İnsan ben diyor rol çalıyor O’ndan
Bir şimşek çakınca siner korkudan
Ben sende doğar sende var olurum
Siyah gözlerinin mağaralarında kaybolurum.
Kırağı çalınmış dallarında serçe olurum.
Üşüyen yüreğimi gönlünde ısıtır
Karanlığında çakan şimşek,
Yanan küllerimden avuç açmış iki el,
Yeşil bahçeli bir yoldan geçerken
Tatlı bir rüzgarı öptüm inceden,
Ne yerler ne gökler kıskandı seni..
Dalında bir çiçek bana gülümserken...
Sen Gülünce
Sen gülünce bahar gelir gönlüme
Yeşillenir yürek, diken gül olur.
Bir bakışın ömür katar ömrüme,
Keder gider, zehirlerim bal olur…
Sen misin?
Usulca yürüyen bir gölge gibi
Serin bir rüyanın içinde misin?
Sırlarla dolusun ayın on dördü
Geceye bir damla dökecek misin?
Özümden bir parçasın
Gözümün nurusun,
Ekmeğime katıksın
Geleceğe umudumsun
Beni tebessüm ettiren şirin
Şimdi başkaldırıyorsun
Sabah
uyandığında mahzun kalır gönül,
Hatıralar mı?
Uzakta ufalanır...
Sabah uyandığında içinde bir sızı,
Beyaz bir akşamda maziye daldım yine
Acı bir hıçkırık döküldü içime
Soğuk parke taşları ıslak ve kimsesizdi
Her dakika bir anım belirirdi gözümde
Çıkmaz sokak sonunda bir ömür hikâyesi
Dün neler hissettim, bugün nerelerdeyim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!