Olgunluk…
ne yandığın yerdir,
ne de piştiğin…
Olgunluk,
ateşle yoğrulmuş bir iç sessizliğidir
gönlün sustuğu,
ruhun dile geldiği yer.
Artık
dumanın tükenmiştir;
çünkü anlatma arzusu
kendiliğinden silinmiştir.
Sana düşen yalnızca:
olmak.
Ne eski benliğe,
ne hükme,
ne de isme tutunursun artık.
Her şey,
öz'ün kapısında
gölgeye dönüşür.
Olgunluk,
sabırdan da ötede
sükûnettir—
sözün değil,
hâlin konuştuğu bir mertebe…
Artık kimseye bir şey anlatmazsın,
çünkü bilirsin:
Hikmet, susmayı bilene iner.
Ve suskun bir kalpte
açılır en derin pencere.
Olgunluk,
duru bir nazardır artık
baktığında,
eşyanın ardındaki emri
okuyabilmektir.
Bir taşın suskunluğunda
rahmeti duymak;
bir çilenin tam ortasında
tevhidi sezmek…
Ve unutma:
Olgun olan,
dünyayı sırtlamaz
çünkü dünya,
onun gönlünde
sükûtla barınır.
O artık
yol arayan değildir
yolun ta kendisidir.
Kendine yürüyene
ışık olur,
ateş olur
ama yakmaz artık...
Isıtır yalnızca.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 17:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!