Ol,
ve oldun.
Ama sen,
o emrin çok öncesinde
bir sırdın aslında.
Ne adın vardı,
ne cismin,
yalnızca
Rahmân’ın ilminde
bir mümkün’dün.
Sonra
bir “Kün” yankılandı sonsuzlukta,
ve sen
yokluk pınarından
varlığa çağrıldın.
Olmak,
bir kalıba girmek değildir sadece.
Olmak;
bir iç çağrıyı duymaktır
ve o çağrıya
şartsız
ve kendinden geçerek
teslim olmaktır.
Ol,
çünkü oldurulansın sen.
Kendinle değil,
O’nun dileyişiyledir varlığın.
Sen yürürsün
ama yol O’nundur.
Sen söylersin
ama söz O’ndan doğar.
Sen seversin
ama aşk,
O’nun ismidir sende yankılanan.
Bir kelebeğin kanadında
bir gülün sabrında
bir çocuğun gözyaşında
hep aynı fısıltı dolaşır:
Ol,
Ve bil ki:
Olmak,
var olmak değil yalnız
O’nunla bir olmaktır.
O’nunla hiç,
O’nunla sır,
O’nunla öz
ve O’na dönüş…
Çünkü tüm yol,
bir emirde başlar: “Ol.”
Ve tüm vuslat,
bir teslimiyetle biter:
“Oldum…”
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 17:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!