sen nasıl sevdin beni yokluğumda
bir çocuğu büyütür gibi gıyabımda
düşlerin ne maharetli
ellerin hayal eder gibi
resim çiziyorken geleceğe
emin ol duyduğum hiç bir yalan bu kadar güzel değildi
eğip başını uzaklara
baktığın yeri görmeden
aklımızı aklında aldatıp
adımsız uzaklaşırken
tüm ihtimalleri de elimizden alıp
nasıl da gittin..
Ne çok severmişim meğer güneşi
müebbete mahkum olanların bulutsuzluğunda
çıkıverdiğimde ilk avluya
gözlerim kamaşınca, kemiklerim ısınınca..
Yağmuru ne çok severmişim meğer
her gören bilmez iyi bakan bilir
önce lodos yiyen karlı dağın tarafı erir
eriyen sadece kar olsa iyi
ansızın
aklıma geviş getiren mazi gelir
söylese acısını el alem neyler
ey gökyüzüne açılan eller
siz söyleyin
söylemez mi derdimi neyler..
birden iki renk kaldı
ya siyah ya da beyaz olacaktı
gerçek bir köpek gibi belki de
ellerini ısıracaktı
mum alevinde titrek adın dilimde üşüyordu
seni yasaklı kelimelerin arasına koysam
yeni bir düşün peşine düşüyordu
içimdeki toz pembe ressam
bir dem alayım sinende
zühd gibisin yanağımda
çeşmime eşktir yokluğun
postuma ten ruhumda..
Ben daha çok küçüğüm anne,
büyüyememiş umutlar kadar.
Apansız boy atan
ve tozu dumana katan heveslerim var.
Ve kim ister bırakmak geride
boynu bükük yaşanmamışlar?
açıp baksalar taşınırken kalbinden uzağa
kurşundan ağır hatıralar
ve hiç bir şeyim yok bavulumda senden başka..



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!