hüzünlü bir akşamın arifesinde
tutkallı kağıt gibi sözlerin
Ve haber veriyordu gözyaşlarını
katran karası gözlerin..
ey hallaç
kalbimi aldım elime kalem gibi yazıyorum..
sen aldanma herkes gibi yazıyorum sandığından..
havaya savuruyorum
kurtulmak için ağırlığından..
kapısız umutlara sıkılırken yumrukları hamalların
yürümez yükünü bilmeyenlerin yolunu
her yolcu sırtında yoksunluğunda aşkın yorgundu
her gelene söyler şarkısını şimdi;
aşk, dikeninden kaçmak değildir sarmaşığın
zevkidir kucaklamak biteviye tırnaklayan acının
nasılsa can çekişmesi közlenmiş ateşin
biliyorum artık annem gibi bekler beni geçmişte
aklımı alacak gibisin..
bitmeyen bir dilde gece
ve yıllar var bıçak yarası izidir hasretin..
hırsıza ver çalmasın diye yazıyordu felsefe kitapları
kitabi isteklerim olmalıydı aşka dair
vuslat, umut ile hayal arasında gel-git yaşıyorken
şeytana uyuyordu hep aklım
ben, sen bana vermeden önce
senin kalbini çalmak niyetindeydim..
kenara çekiliyor suyum aşım kalabalık başım
suların çekildiği gibi çekiliyor insanlık etraftan
düşünceler dolarken içeri diğer taraftan
sözler havada uçuşuyor kelebekler misali
kendi sesimden başka ses yok şimdi
sen geliyorsun sonra aklıma
nasırlı elleri kadar sert sandım
koca bir ağaç gibi gövdesi vardı
kara çalı gibi bakardı bazı..
bir heykel gibi dururdu geceye karşı
taştan yapılmış sanırdım..
bedeni toprakta olsa da anılarda izi
derdine çare yazılmayan susuşların sebebi
gururunsa
yıkılmaz kör olası aklında gecenin bir vakti
uykusuz anlaşılmamayı göze almış bir cesaret
seni bekler
itiraflara gebe bir meçhulde hatıradır izler
bir gün hayal değil
sevmek seni utanmadan
ve bir gülü koklar gibi
içime çekmek seni korkmadan
ve saklamak seni
zamana inat
Dünya sirkinin doğurganlığı içinde
Tükettiğimin çokluğu ile artarken yalnızlığım
Ne garip!
Öylesine naif
Öylesine kırılganım
Değer karmaşasına refleks tepkiler verirken isyanım..



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!