Karanlıkta düşlerken düşümü
Bir peri çıktı kesti önümü
Eline aldı garip gönlümü
Bu benimdir dedi bundan sonra
Çözüldü karanlık aydınlandı
Ayak sesin gelsin sen gelme
Yüz yıl da geçse hep beklerim
Adım sesle berzahtan duysam
Cennet bilip koşar gelirim
Kulun eyle kapında beklet
Sayısız kürek çekip bu sonsuz denizde
Herkese yetiştim de bir sana geç kaldım
Vurmadı doludizgin imbatlar yelkenime
Herkese yetiştim de bir sana geç kaldım
Şükran beklemedim vardığım hiçbir yerden
Kokusu gelir tüter de burnuma
Varıp el süremem gül goncasına
Anca solur mest olurum hatrımda
Bir nefes var olmaz yine bağımda
Çepe çevrili bilmem ne nesneyle
Fikrim buza dönmüş yanarken içim
Ateşlere veren sen değil misin
Yanlış doğru bir olup şaşmış aklım
Yok aklımı alan sen değil misin
Bir gördümse bin hasrete karıştım
Yaz talip arştan gelen bu sözü
Haramı helale katık etme
Yetim hakkına dikilen gözü
Çıkar yerinden hiç ikiletme
Kıblesi dünya olan softanın
Mah cemalin seyre doyulmaz
El gibi durma ver elin güzel
Gül sümbül sen olmadan kokmaz
Gel yoluna sereyim güzel
Ayaz gelir çatarsan kaşların
Gece varınca en uzak menzile
Bulutlar şu kurak yerde buluşur
Doldurup da yükünü ince ince
Yağmuru toprağına kavuşturur
Hiç ıslanmamış gibi toprak birden
Eline al nasipsiz ömrümü
Kör olayım sen söyle yolumu
İzine serip varım yoğumu
Şart olsun saklarım seni güzel
Kahve tanesi o gözlerinle
Uzakta durur ışığı yakın
Kör karanlıkları aydınlatır
Ne dem damlasa gönlüme hüzün
Yağmur olup yağar ferahlatır
Yanımda bulunmasa da cismi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!