Gözlerini arıyorum
Boylu boyunca
Anafartalar olmuş yüreğini
Saçlarını vatan olmuş
Çıldırtan kurşun vızıltıları arasında
Seni arıyorum
BeDENİ GÜÇLÜ SÖZÜ ZAYIF ADAM
YeNİLİR ÖLÜME
BeDENİ ZAYIF SÖZÜ GÜÇLÜ ADAM
AnILIR ÖLÜNCE
SöZÜ GÜÇSÜZ ÖZÜ GÜÇLÜ ADAM
GİrER CENNETE
Islak ıslak yağmışsın yine
Her karışında sen
Mis kokulu toprağın
Yakmışsın vücutları
Bronz bronz gülüyorsun
Bir feryat senfonisi
Hayat dediğin
Islak bir bakışta
Kalakalmak öylesine
Kan renginde
Öyle mutsuzum
Öyle yalnız
Öyle Irak’ım ki;
Bir muştu duyabilse kulaklarım
Yürek sinagogumdaki holokostların
bilmiyorum kendimi
bir iş var
işimde...
kendimi gördüm
aynasızca
ANTİK MISIR DİLİ VE TÜRKÇE
Bu çalışmamızda Mısırlıların yerel dili olan Kıptice ile Türkçe arasındaki ilginç benzerlikleri ortaya koyacağız..Bizim temel savımızı bilenler bu çalışmayla neyi amaçladığımızı da çok iyi anlayacaklardır…Sami dilleri ailesinden kabul edilen Kıptice dili ile - hem de binlerce yıllık tarihi olan Hiyeroglif yazıtlarından yola çıkılarak bulduğumuz- Türkçe arasındaki benzerlikler bizi aslında Ortak Dünya Diline götüreceklerdir.Bilhassa Avrupalı bilim adamlarının bu benzerliklerden bahsetmemeleri sanırım kendi dil teorilerinin çürümesini istememelerinden dolayıdır.İşte biz de bulacağımız örneklerle genel kabul gören görüşlerin yanlış olmasa bile eksik olduğunu bir kere daha vurgulayacağız..
Bilindiği gibi Büyük İskender MÖ. Kasım 332'de Mısır’a girene kadar Mısır içine kapanık bir yapı arz ediyordu..Elbette tekil manada bu ülkeyi ve topraklarını gezen dolaşan filozoflar da vardı ancak bu topraklarda yaşayan halkın diline, kültürüne ancak Helen Kralı Büyük İskenderle birlikte etki edilebilmişti..Bu endenle biz Eski Mısır dine bu dönemde giren Yunanca kelimeleri, terimleri göz ardı ederek daha eski dönemlerde de kullanılan Eski Mısırca kelimelerden yola çıkacağız..
Öncelikle Hiyeroglif işaret sisteminden bahsetmeden geçemeyeceğim..Bu işaret sistemi bugünkü manada bildiğimiz Alfabe sisteminden oldukça farklıydı..Aslında bu sistem ilk insandan bu yana, duygu ve düşünceleri ifade etmek için kullanılan resim diline dayanan bir sistemdi..Bazı varlıklara o dilde verilen karşılıkları bilmek bu dilin çözümlenmesini sağlayacaktır..Mesela Eski Mısır dilinde güneş anlamına gelen “Ra” kelimesi ve de sesini ifade etmek için bir güneş resmi kullanılmıştı..Rahip kelimesini ifade için de bir rahip resmi kullanılmıştı..Örneğin Papağan resmi ya Pa, pe sesini veriyordu ya da doğrudan Papağan varlığını ifade ediyordu..Sonuçta bu varlıkların resimleri Eski Mısır diline göre Alfabe amaçlı olarak kullanılıyordu..Elbette o dili bilmeyen bu resimleri okumakta zorlanacaktı..Zira o resimlerdeki bazı hayvanların, varlıkların o dildeki karşılığını bilmeden o resmin hangi sesi karşılayacağını bilmek de imkansız olacaktı..Göktürk yazıtlarında da buna benzer bir sistem kullanılmıştı..Bu yazıtların alfabesinde “b” (eb) sesi eski Türkçe’de (Ev) anlamına geliyordu ve bu resmin şekli “ev” şeklindeydi..Çift sesli “Ok” harfini ifade etmek için “ok” resmi kullanılıyordu..Aslında bu örnekler de bugünkü alfabe sisteminden önce kullanılan Resimleri dayalı yazılı iletişim sisteminin varlığını da ispatlıyordu..
İşte Eski Mısır Dili ile yazılmış bu Hiyeroglifler Fransız Dilbilimci Jean-Fronçois Champollion tarafından 1820’li yıllarda çözülmüştü..Elbette bu bilim adamının insanlığa sunduğu bu katkı öyle basit bir katkı değildi..Bugün pek çalışmanın yanında bizim çalışmalarımızı da aydınlatacak kutsal bir katkıydı bu..Şimdi bizler de çözülmüş ve çeşitli yayınlarla yayımlanmış bu yazıtlardaki bazı kelimeler ve ekler üzerinde durarak Türkçe ve Eski Mısır dili arasındaki şaşırtıcı benzerlikleri belki de ilk olarak ortaya koymaya çalışacağız.(Bu alanda çalışmalar yapılmış olabilir bilemiyorum ama bu benzerlikleri ORTAK DÜNYA DİLİ tezi için kullanan ilk araştırmacı sanırım biz olacağız)
TARİHTE YAŞANAN ACI BİR FÂCİA! ! !
1920'li yıllarda Türk topraklarına girerek atalarımızı soykırıma tabi tutmaya çalışan Yunanlıları, Bandırmalı Türkler olarak protesto ediyoruz.Her fırsatta Türklerin soykırım yaptığını iddia eden Avrupalılar, Türkiye'yi işgal eden Avrupalı devletlerin yaptıkları bu gibi soykırımların varlığını kabul etmeli değiller mi? Türklerin soykırım yaptığını iddia edenlerin geçmişte yaptıkları bu gibi soykırımların belgeleri, onlara verilecek en güzel cevaptır.
'Bandırma'da daha fazla kalamayacaklarını anlayan ve Anadolu'dan gelen Türk Ordusunun zafer haberleriyle telaşa kapılan Yunanlılar, önceden Mamun bahçeleri diye bilinen bölgede topladıkları erkekleri ve çocukları 16 Eylül günü eski Haydarçavuş Camiine kapatmışlardır. Camiye koydukları bombalarla masum insanları acımasızca katletmeyi planlayan işgalciler, şehri yakarak Erdek'te bekleyen gemilerle kaçmak üzere yola çıkmışlardır. (Bu arada Camiye konulan bombalar patlamış, Haydarçavuş Camii harap olmuştur-Yazarın Notu)
Batıdan
Tüm hayallerim
Sevmelerim
Gülmelerim
Hayatı böyle anlamsızca
Şekilsizce görmelerim
merak etme fakir mısralarımın akibetini
ben gecelere yazarım istersem
buğulu camlara
çalışma masamın soluk verniğine
çentik atarım
bahçe duvarında tüneyen kedinin tüylerine



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!