İçim kan ağlarken,
yüzümün tebessüm etmesinde
öğrendim sabretmeyi.
Kalbimin feryadı dilimi
lâl edince öğrendim
sükut etmeyi.
Sabredip inancını yitirmeyince,
ferahlık geliyormuş yorgun yüreklere.
Yüreğimde vefasızın ateşi
söndüğünde anladım.
Bir musibetin bin
nasihattan etkili olduğunu,
aşk zannettiğimiz başkasına
yâr olduğunda kavradım.
Başa gelmeyince işlemiyor nasihatler.
Vefasız yar uğruna
yaraladığım insanların,
haklı olduklarını anladığımda
bıraktım fevri davranmayı.
İnsanın yaşı büyüyünce olgun olmadığını,
doğru kararlar neticesinde
hareket etmediğini,
yanlış yaptığımda anladım.
Her düşüş, yeniden kendini
kaldırmakmış ayağa.
Kimsenin elinden tutmadığımda büyüdüm.
Kanayan yaralarımı kendim
sardığımda olgunlaştım.
Hani diyordu ya Mevlana;
Hamdım, piştim, yandım.
Elhamdülillah...
Hiç bir şeyin insanın kendisini
ve onu gerçekten sevenlerden,
önemli olmadığını,
önemini yitirenlerden öğrendim.
Bilirsiniz, öğrenmenin yaşı yoktur.
O yüzden demişler yaşı değil,
yaşadıklarıdır insanı büyüten,
ehlileştirip takva sahibi eden.
Gerçek sevginin ve sevilmenin,
sadece yaradana olduğunu,
kavradığımda buldum aşkın özünü.
Yıllarca kendimi arayıp,
Sonra kendimde kaybolup,
Tekrar kendimi bulduğumda
öğrendim vasfımı.
Kimse için emanet
verilen canı acıtmamayı,
değerinden fazla değer görünce,
kendini kaybedenlerden öğrendim,
mesafeli davranmayı..
Her işin bir acemilik dönemi vardır.
Kimse bir anda ehli olmaz.
Çırak iken kalfa, sonrası usta.
İşte ben,
çırak iken karışmıştım
aşkın ustalığına!!!
Oysa karışılmazmış usta'nın işine,
karışmamayı öğrendiğim anda
bitirdim ukalalık etmeyi.
Ehli olmadan birine emanet edilen işten,
nasıl hayır gelmez ise,
yüreği yetmeyenden de
sevgi beklenmezmiş.
O yüzdendir,
gerçek sevenlerin bedenle değil de,
yürekle kavuşmayı istemeleri...
Oysa, öyle bir aşk hayal etmiştim ki ,
kendimi kaybedip yârda bulmayı.
Sonra, bir kalbe ikimizi koyup,
aynı bedende bir can olmayı.
Biliyorum çok şey istedim,
imkansız değil diyerek
olacağını zannettim,
Bu yüzden binlerce kez
özür diliyorum kalbimden.
Kendisi için atmayı sadece
yaşam gereği sayıp,
bir başkası için kendini
parçalayınca vazgeçtim.
Hapsolmuş benliğimi
kurtardım tutsaklıktan,
hür bıraktım aşkını da,sevdanı da.
Şimdi kocaman bir yalan
kaldı senden bana...
Yalanların baki olmadığını,
Sensizliğin doğruluğunda anladım...
Kayıt Tarihi : 25.8.2023 03:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!