Bana adını söyle yazılmamış bir destan başlasın
Bana adını söyle sen bildiklerimden başkasın
Bulutlar şehirlere küstü nicedir rahmet yoksuluyuz
Kuruduk kirlendik artık gözler gönüller susuz
Söyle gökler duysun adın yüreğimi yıkasın
Kardeş kadar yakın bir öfke itti beni kuyuya
..
çok suskunuz kendimize
biraz da mahçup
unutulmuş çocuklar gibi azaptayız
ay zalimdir sevgilim!
aşklar da
bir çığlık gibi çömelmişiz hayata
..
Merhaba can... Canımdan can çıkarcasına. seviyorum dediğim vefasız adam, merhaba...
Yüreğimdeki sonbaharın kışa döndüğü şu günlerde, sona yaklaşanların aceleci telaşı içinde, cümleleri talan edercesine yazıyorum sana.
Bir zamanlar bakışlarımdan hayatı içerdin hatırlıyor musun? Dudaklarıma takılıp kalan, o yaramaz, çocuksu tebessümü ne de çok severdin. Nasıl da tasasız çıkardı kahkahalar içimden, firari bir sevincin coşkusuyla. Kımıldamadan seyrederdin salınarak yürüyüşümü ve nasıl da dinlerdin, doyumsuz bir melodinin notalardan sekişi gibi ayak seslerimin taşlara düşüşünü. Sonra ayrılık, sonra kahır, sonra yalnızlık besteleyişini...
Oysa nedensiz nedenlerin arasına sıkışıp kalan, cevabı olmayan sorular bekleşirmiş çıkmazların keskin duruşlarında. Her adımda duvarlar dikip durmuştun yoluma. Zincirler vurmuştun gönül bahçenin kapısına ve boynu bükük bırakmıştın, çerçeveleri dökülmüş bir resmin ortasında.
..
Sana dair neyle dolarsam dolayım;
Öfke,özlem,sevmek,
Hayır hayır sevmemek,
Tabii ki sevmek gibi, bir sürü duygu çarpışmaları arasından sıyrılıp
Kendi memleketimden sana tebessüm ederken buluveriyordum kendimi.
Elimde bir demet kır çiçeği, ve mor-pembe ufuk çizgilerini elde ederken gökyüzü
Ve ben severken,izliyorum seni,
..
Bir vakit ayırıp da gelsen bir akşam üstü,
Çardakda sohbet edip çay içsek olmaz mı?
Söyle bunun adı ne sitem öfke mi naz mı
Yolda karşılaşınca, el sıkışsak olmaz mı
Bakarsın eş dost gelir bir meclis de kurulur
Ölümüne sevenler unutulur demekki,
..
CİNNET TARLASI'na girdi;
mayın ekti ülkeye..
korku ve panik serdi,
vahşet çıktı sahneye! ...
KURTULUŞUN YOLU'nu seçti;
kirinden aklanmak için,
..
Yaşam umuttur.
Sevinçtir bir dünya.
Bir avuç mutluluktur,
Bir tutam yalnızlıktır.
Belki,
Biraz hüzün
Biraz öfke,
..
gün
sıcağını eliyor dört bir yana
can sıkıyor sinek vızıltısı...
itekliyorum zamanı
bir sonraya
boşluk yapış yapış ter
öfke diz boyu...
..
Ne sıkıntılar çektim
Ne özlemler büyüttüm yüreğimde
Öfke duydum zaman zaman
''Boş ver''dedim çoğu zaman
Seni buldum hoşlandım yaşamaktan
Sevgi selam verdi el salladı kapıdan
..
Bu öfke neden,kavga niçindir?
Hata da kusur da insan içindir.
Yaratılmış insan var mı günahsız?
Günahta sevapta,insan içindir.
Bir can bir defa gelir dünyaya,
..
oysa yangınım terketti beni, yüreğim depremlerine açıldı sonuna kadar belanın. yalnız kalmadım, bırakıldım boşluğa kendi dilim ve gözlerimle. ayrılık değil bu, yangın değil, ölmek gibi birşey işte. ölmek yaşarken bir düşte. kaybettim, dönülemez bir biçimde çığlığım dağıldı yollarına o sevgilinin. artık ayrılıklar acıtmaz yüreğimi. hiçbir ihanet bulamaz beni kendine yar ve düşman. sokak başlarını istediği gibi tutsun öfke, yıldırımlar yağmalandı bu şehirde. acınası bırakıldı kimsesizliğin ellerine ve oradan ölüme sevda. sevilmek bir vebalmiş bilmedim. yağmalanmış masalarda devrilmiş kadehler misali yüreğim. dilimde kendi varlığıma beddualar, acınmak gibi, öldürmek ve ölmek gibi yağmalanmış dilimden sevda-mlar.
şimdi giderken kahverengi deniz gözlü kız ben buralardan; sana, sana gelirken bitiremediğim yollar gibi bitimsiz sevda dilemek boynumun borcu sanki. oysa mecnun çölünden, ferhat dağına, kerem yurdundan, yusuf kuyusuna, çığlık çığlığa saldırdı üstüme yalan dolanlar. hakikaten sevilmeyi ve sevilmenin yalan mı olduğunu sende öğrendim. sana söyleyecek yüzüm yok belki fakat gözlerinde bir ömrü talan ettim. pişmanlık duyarsam namerdim. şimdi yanından uzaklarda, bilmediğim bir diyarda, adını anmadan, incitmeden yüreğini, seni sevenleri üzmeden ve üzerek beni sevenleri bir kez daha intikam alır gibi kendi gençliğimden gidiyorum.
dönülecek yanımı yağmalatmadan geceye, geri döndüğüm yollarda, sen yoksun biliyorum. adın yok şimdi kör kuyularda benim için bıraktığın. belamı bulmadan yollarını kapattın, şimdi ahımı ben kendime kendim bilki mutluluk diye sattım. haşçakal KAHVERENGİ DENİZ GÖZLÜ. yıdırımların dertlerime meze olduğu ve yağmalanmış şehirlerden geri kalan bir yan ile döneceğim dönülmezlerden. istediğin gibi. sesimi çıkarmayacağım ve sesini keseceğim yüreğimin. adını bir ad olmaktan öte taşımayacağım ve sevdana kendi sevdama duyduğum kadar saygı duyacağım. yâr yüzünde intihar yüklü bulutlar. sevgili, kahverengi olmayan yollarda, azrail şimdi beni paklar. kimbilir senden çok o yolumu gözler.
'EĞER BİRGÜN HAYATIMA İHTİYACIN OLURSA;
..
Duygu ummanına karıştık birer birer
yüreğimizi türlü tatlara batırdık
hüzün yaşadık zaman zaman
neşe duraklarında soluklandık
ölüm kederiyle tanıştık çokça
yitirdiklerimizi kalp derininde sakladık
kasırgalar yaratınca içimizde öfke
..
Bir işgal ülkesine girdim şiirim ile
Öfke ile yuğrulan kurşun gibi bir dille
Tak tak yürüyorum sessizliği bozarak
Yüreğimdeki aşk elimde kalemimle
Başım dimdik anlım ak fermanımsa boynunda
..
Ellerim titriyor cayır cayır yakan aşk ateşinden
Dünya durdukça, nefes aldıkça ve sen oldukça
Yangın ormanlarından geçerim sonun bilinmezliğinde
Ilgın rüzgar savurur beni mahur bir beste çalar içimde..
Başım belada senle yine yoksun hırçın dalgalar etrafımda
Olmayan sabahlarda kan ter içinde küfürün bini bin para
..
Yandı çıra gönül yara,ara sıra sor be dostum.
Bazen özür verir huzur beni mazur gör be dostum.
Sözler ırmak tıklar parmak susup durmak zor be dostum
Dalma lafa çoktur cefa buna kafa yor be dostum.
Dünya yalan gülmez bulan arda kalan hor be dostum.
Gözüm ağlar geçer çağlar içim bağlar ur be dostum.
Dinle beni yok et kini İslam dini Nur be dostum.
..
garip hayaller içindeyim garip..
gününü şaşırmış takvimin
kopartılmayan yaprakları gibi
buruşturup atılan kağıtlar arasında
ki öfke gizli okunmuşluğunda
silinemeyişin izleri gibi
..
Onlar Umudun Çocukları...
Özgürlüklere susamış yüreklerine tek tesellidir dünyanın bi yerlerinde bir çift gözün gülümsemesi,gökyüzüne uzanan ellerin BARIŞ diye haykırması,ÖZGÜRLÜK diye coşması...Yarine,sevdalısına kavuşmayı,anasının babasının elini öpmeyi,kardaşlarını bağrına basmayı hep umut ederler...Tadını hiç almadıkları bir meyvenin tadı gibidir onlar için
YAŞAMAK...Onlar yaşadı,inadına yaşadı...Teslim etmedi hiç biri Namusunu,Onurunu...
Onlar Savaşın Çocukları...
Yer,mekan fark etmez onlar için,dünyanın herhangi bi yerinde hep aynı gülüş ve öfke ile veda ederler tadına varamadıkları yaşamlarından...Onurlu insan uğruna,özgürlükler uğruna feda etmekten çekinmediler canlarını...Dört bi yana savurdular isyanlarını, Sevdalarını hep dul bıraktılar.İşkenceler yıldırmadı onları ama Kahpece öldürülmeyi haketmedi hiç biri...
..
Anladım ki en Sevgili yalnızlık..
Şimdi Yüzyıllık yalnızlığa düşsem,
Biri olsun yanımda demem,
Tutup elimi kaldırsın istemem.
..
Gece yerini gündüze bırakır ya hani
Çiçek hep dalında değildir
Her yanı hüzün sarmaz ya
Elbet gün doğar zaman döner
..
Evet acıdırki her şeyi mış gibi yapar olduk
Dini yaşarmış gibi
İnsanlığa üzülürmüş gibi,oysa cam bir fanus içinde korkarak kendi dünyamızda yaşamaktayız.
Klavye kahramanlığı yapmaktayız oysa kendi acılarımıza merhemimiz bile yok
Sevmek nedir diye sorsalar
..