bire beş vurdu şiirin harı
dedim ki; çoktan yanmıştım oysa
güneşle yekpare koştum maşuka
menzile varıp hal sesleri ile
nağmeler fırlatıp
kervanlar geçer toprağımdan her gece
çıngıraklar şakır, ziller bağrışır
gülücükler çınlar ıssız yanağımda
su su diye diye inler 'ay'
kervanlar geçer bu gecede dantelli
saten yorganımın altından kayar 'ay'
......gölgesi düşer
......içinden veya dışından
nefes bir nefes
her sabah körüklerim kaç kez
kısa sözcükler kurarım
biçilen ekinler değil
'sesin'
ve cama vuran yağmur
kaç şekilde
kaç şiirde hüzün
ne o yükselen sularda,
Nuh'un gemisi mi?
kıvrıldı beyaz nehir
güle oynaya coşan okyanus
mavi süzgecinden süzdü onu
buz kaplı dağlar eridi
'sular seller gibi'
her parolada tef çalan toprak
davul zurna koştu yollara
evrendeki tüm sesler can verirken doğaya, senden çıkan tek bir ses can katıyor notaya.
10 Eylül 2010 Cuma
İçtiğim gelincik şerbeti tatlı bir hüzün yaşatırken, yürüdüğüm taş kaldırımlar
topuklu siyah ayakkabılarım ve yine sensiz geceler gibi
siyah askılı bluzum bana yoldaşlık ettiler.
Eski yollarda ayak seslerini duydum.Tarihin izi en derin kuyuların
çıkrıkları ile sallanıyor önümde.Kapısı bacası çiçekli evlerin içindeki tatlı teyzeler şarap kokularından aşk sarhoşu olmuş birer gençtiler.
Her birindeki üzüm gibi gözler, bellerine kadar örülmüş bembeyaz saçlar
bize kadar say
kaç adım dünya
aynadaki düşüm
düşünce dünyaya
say, kaç adın bülbül
Nakis nakis isledigi siirlerini
Ud ile calip söylemek gerek
Raks ile dönüp dizelerini
Tenine buse buse islemek gerek
El marifeti göz nuru eserlerini
Naksedip icduvarima civilemek gerek
*
*
Hangi yürege gönül verdi bilinmez
Üretkenliginden sual bi ...
canım teyzecim çok teşekkür ederim her zaman bana yol gösterdin seni seviyorum...