aklım sana sana takılı,
kalbim sana sarılı
seni,
sana, anlatmaktan başka,
yazacak bir şey kalmadı...
umutlarımı,
ekledim, ucuca.
sevdamı da kattım,
bağladım sıkıca,
sana doğru yolladım,
satırlarımla...
sizin de üstünüze,
yıkıldı mı duvarlarınız...
boğuldunuz mu göz yaşlarınız da...
dost bir omuz ararken,
dayamak için başınızı,
ayrılıklar sardı mı sizi de,
daha yerden kalkmadan karlar,
bir fırtına daha koptu,
bu defa sanki tufan...
kar altında kıpırdanmaya başlamışken,
kardelenler,
daha,
ibretle seyrediyorum insanları,
neden,
her gün,
daha da artıyor,
kin ve öfkeleri,
neden,
kapıldık bir rüzgara,
savurdu bizi,
dilediğince,
kah,
gökyüzüne çıkardı,
yıldızlarla kuşattı etrafımızı,
bir yıl daha tükendi ,
acısıyla tatlısıyla...
sanki maratonda koştu zaman,
bazen gözyaşı ,
bazen ,
kahkahalar bırakarak ardında ...
bir tren,
aldı götürdü seni,
uzaklara,
ilkbahar sabahında...
bu yüzden,
bak ellerimi açtım bekliyorum anne...
hadi duy sesimi artık, dön geriye gittiğin yerden,
gel, beni rahmine al, dokuz ay on gün taşı içinde,
Ansızın geldi ayrılık....
Ve biz,
Yaşananları,
Geride,
Yaşanacakları,
Bilinmez yarınlara bıraktık.




-
İbrahim Taner Ateş
Tüm YorumlarAntolojide ilk yorumum bu ve soyad daşıma özel oldu...
Soyad daşım şiirlerinizi okuyorum kurduğunuz cümleler yazın ortasında yağan yağmurlar kadar serinletici.....
Yüreğinize sağlık....