Gece uzun 
gece karanlık
kalemin namlusunda düşlerim
düşlerim
yazılmamış beyaz bir sayfada
oysa
Kırıldı kırk kilitli
sandığın menteşesi,
saçıldı beyaz sayfalar
üzerlerinde ayak izleri,
içbükey yansımalarda gizlendi
kifayetsiz cümleler,
Ertelenmiş güzlerde yandı İstanbul
Musalla taşında tutsak umutlar
okunan salâda Çakır bir figan oyy
dağlandı ciğerim, gözlerim ağlama dur...
Ruhumun düstursuz keskin matemi
Kristal  fanusunda yaşamın
kırıldı güneşin yedi renk ışığı
ve dans eden rakkasenin
ezgide kaybolan ruhu şekillendi
hiçliğin yüzünde
yitik kelimelerin coşkusu vardı
İsyanlara uzak gölgelerim 
uysal kabullenişler yaslanır gerçeğin yamacına
kapılar dıştan içe açılır
için içindeki savrulmalarda
bilirim
hangi pencerede mor salkımlı düşler
Kılıç artığı bir aşktı bu
katledilen zamanlardan kalan
kelebek kanadında
umarsız seviler
ve rüzgar sesinde gizli idi
suskuların hapis sözcükleri
Gülüşüne gizlenir ipsiz sapsız düşlerim
gülüşüne  ömür
sözüne kapaklanır sus'lar
sözün bir damla kevser
gözüne değmesin gözüm
değmesin
Her gidişimde
el sallarken sana
her hoşçakal dediğimde
hoş kalacağını zannederek
beni dualarınla gönderip
özlediğini bilerek
Mavilerin en güzeli gözlerinde,
bir engin deniz oluyor baktığında her yer,
martılar, balıkçı tekneleri peşinde,
İstanbul oluyor sonra,
işte kız kulesi, galata,
hisarüstü, moda




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!