Şu an, o kadar ağırım ki; 
Sanki bir kuşun kanatlarında, 
Rüzgarla irkilen bir tüy gibi... 
Şu an, o kadar yaralıyım ki; 
Sanki oradan oraya çarpan, 
Bir rüzgar gibi... 
Yüksek dağları aşıp, 
Engin vadilerden geçip, 
Pencerenden içeriye girecekmiş gibi... 
Bir özlem... 
Sanki asırlar geçmiş, 
Tam ben sana geleceğim zaman 
Dakikalar yorulmuş, 
Saatler durmuş gibi... 
Tam güneş açacak derken, 
Birden yağmurlar yağdı yüreğime. 
Öyle bir taştılar ki; 
Sanki bir kayık olsam, 
Sana gelecekmişim gibi... 
Rüzgarın sana getirmek istediği 
Bir yaprağım şu an, 
Sararıp solduğu halde, 
Dalından kopamayan. 
Yatağım kabir, 
Yollar sanki sırat köprüsü... 
Korkuyorum her adımımda 
Bir sonraki adımda, 
Ölümle kucaklaşacakmışım gibi... 
Günler asır olsaydı geçerdi şimdiye... 
Bugün 19 Nisan 
Daha 20`sine çook var... 
O kadar çok ki bilemezsin. 
Dört duvar tabut. 
Mezarım olsan, 
Getirseler beni sana... 
Yurdumun ortasında bir yurtta 
Evrenin diğer ucundaki, 
Bir gezegen kadar 
Uzağım yaşamaya... 
Özlemişim yosun kokusunu, 
Daha önce hiç koklamamış gibi... 
Ufukta...En uzakta, 
O yelkenleri yırtık gemi, 
Benim işte... 
Sallanıyorum oradan oraya 
Dalgalar bile sürükleyemiyor beni. 
Demirlemişim buraya kendimi... 
Yüreğim öyle kan ağlıyorki 
Köpekbalıkları çevremde. 
Üzerine arı konan 
Bir bahar çiçeği gibi çaresiz, 
Kimsenin koklamak istemediği... 
Açmadan soldum daha. 
Kıştan sonra hazan gelir mi hiç? 
Nerede bahar, nerede yaz... 
Nerede umutlar? 
Sen nerdesin? 
Neredesin...
Kayıt Tarihi : 8.6.2002 19:40:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 


Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!