Telefon çaldı
Baktım saat henüz beşi geçiyor
Dışarıda Nisan yağmuru çiseliyor
Hasan öldü diye
Acı haberi baldızın verdi
Hıçkırıklara boğularak
Sabahtı ve beşi geçiyordu henüz
Ölüm yeni doğan bir güne
Hiç yakışmıyordu
Öğlen sonrası Şeco e-mail geçti
Ankara’da Cimşit Köyü mezarlığında
534 no’lu mezara gömdük Hasan’ı dedi
Eski dostlardan bir o varmış yanında
Başucunda bir de çam ağacı
Nazım seni kıskanır diye de eklemiş
Ve yağmur yağıyormuş Ankara’da
Sen ki yağmurun aşığıydın
Tan ağartılarındaki evden kaçışlarında
Yağmurla yüzünü yıkar
Ve rüzgârı şal diye boynuna dolayarak
Maraş’ta çınarla sohbete dalardın
Uykuların kaçar
Çocukluk arkadaşlarının portrelerini çizerdin
Mesut’lar, Recep’ler, Rido’lar, Sülo’lar
Dolanırdı kalemine
Küçük mutlulukların resmi
Yarım kaldı bugün
Sarı Yusuf, Körağa Sokağı
Yörük Osman, Namus Köprüsü
Şimdi nöbete durdu
Yelli şiirler uçurtmalara takılıp
Çocuk gülüşlerinde tüneyiverdiler
Ve biz gene beraberiz bu akşam
Veli nimet kapısı diye övünç duyduğun
Kimliğimizin adresi diye
Yazmaktan mutlu olduğun
Öyle ya nice sanat olaylarında
Yürek yüreğe olduğumuz
Doğru Yol’dayız
Dilimizin çınarı diye bellediğimiz
Adresteyiz
Kader bu ya
Sen gurbetin ben savaşın haritasını çizdim
29 Nisan 2006 Prizren
Zeynel BEKSAÇ
Zeynel BeksaçKayıt Tarihi : 22.2.2009 14:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!