Büyüklük fazilette ne makamda ne yaşta,
Kibirlinin değeri üstündeki kumaşta,
Kudret senin ya Kadir, kuvvet Senin şan Senin,
Hayat senindir ya Hay, memat senin can senin,
İlki olmayan evvel sonu olmayan ahir,
Mekândan münezzehsin zaman ve her an Senin.
Övgü Sana mahsustur yücelik öbür elin,
Hangi kuvvet çevirir seni gittiğin yoldan,
Hangi Rüstem devirir el enseyle boynundan,
Sen ki iki cihana pehlivan yetiştirdin,
Çağları kıtaları sevgiyle birleştirdin,
Sen gürbüz çocuğusun altın medeniyetin,
Sen kurtuluş muştusu oldun ademiyetin,
Her kaybettiğin şeyin yerini doldurursun,
Mevla’nı kaybedersen yerine ne bulursun?
Rahman’ın kudret eli genişken umman kadar,
Rahman’a sırt dönene şu yeryüzü olur dar.
Endişeye ne mahal suyun yatağı belli,
Hüküm kutsal makamdan çoktan kesilmiş karar,
Ezel ebede mahkûm yelkenleri yeminli,
Levh-i mahfuz altında tereddüt neye yarar.
Huzur teslimiyette asıl istenen budur,
İpek böceğinin sırlı tozunda,
Kudretin görülür adın zikrolur,
Her açan çiçeğin gülen yüzünde,
Cennetin görülür adın zikrolur.
Seçkin Nebilerin nurlu izinde,
Misafirsen şu üç günlük dünyada,
Gam yüküyle dolaşmaya değer mi
Dünya bir damladır sanki deryada,
Bir damlaya bulaşmaya değer mi
Bir tatlı yalanı yaşarım diye,
Bir ışık belirdi arşı âlâdan,
Geçtim güzel yardan serden baladan,
Beklediğim haber geldi sıladan,
Toplayıp yükümü çıkıp ta gittim.
Cilve yapıp yüreğimi eriten,
Kendisini cihana efendi sayanların,
Sabıka defterine yine bir kara düştü.
Ta maziden bu güne mikrop taşıyanların,
Hasta sinelerine yine bir sara düştü.
Bu ne rezil bakıştır bu nasıl asabiyet,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!