Senfonik dalgaların,
Yorgun martıların limanı, yalnızlığım! ...
Seferden dönmüş balıkçı hüznü,
Çatlayan dudaklarımdaki şarkılar! ...
Toprağa düşen tohum gibi
Yorgun bir gecenin ardındaki,
Alaca şafak gibiydi doğuşun,
Karanlıktan aydınlığa..!
Bir bahar sabahının ardındaki,
Güneş gibiydi sıcaklığın,
Şiirlerinle ıslanıverdi yüreğimiz..!
Yorgun bir gecenin ardındaki,
Alaca şafak gibiydi doğuşun.
Karanlıktan, aydınlığa..!
Bir kış gününün ardındaki,
Güneş gibiydi sıcaklığın.
Beyaz geceler,
Ve gecenin ayazında,
Ölüm uykuları..!
Sokak başında bir fener,
Ahtapotların ölüm kolcuları,
Kan kusuyor..!
Bir varsın bir de yok,
Sihir gibi,
Bir iz bıraktın belirsizlikler üstüne,
Su gibi,
Yaşıyormusun yoksa düşlerimdemisin! ...
Rüya gibi.
Kara kalpaklı
Buğday karası bir adam
İlk kurşunu sıkmıştı
İşte burada..!
Kara kalpaklı
Buğulu aynalar, alev karası yaşamın içinde,
Yalnızlığın acısı yüreğimde hala! ....
Acılarla tutuşmuş kül olmuş,
Bu sis ormanında boy veren,
Yaşam ırmağının, nereye aktığını bilmeksizin
Yaşıyorum! ...
Çınar yolunda bir kır kahvesi,
Kuru güz yaprakları çamur içinde,
Duvardaki tuvalde kız kulesi,
Kara bir sevda kalmış,
Bir Ud ’un ara nağmelerinde,
Bir şiirin son mısrasında,
Gün ağardı,
Mordağlar da mor menekşeler de açtı,
Seyhan da bir mahallede,
İri kırmızı anaç bir Gül,
Aşkın rengini öğretiyordu goncalara
Mavi ufuk derinliğinde; saklı hüzünler,
Göçmen kuşlar yüreğimin manga dizilişi,
özgürlüğe susuz,
Yarım kalan bir sevda masalı bu hasret,
Antik çağlardan günümüze kalan! ....
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!