Aşkın Kadehinde: Bir Seyr-ü Sülûk Mesnevisi
Yedi Makam, Yedi Hâl, Yedi İçsel Durak
Önsöz: Kalpten Kalbe
Aşka dair bu sözler ne içindir?
İçmek için değil, içinden geçmek içindir…
Bu eser bir şiir değildir yalnızca,
Bir “Seyr-ü Sülûk” yolculuğudur.
Her makam bir duraktır.
Her durak bir hâl, her hâl bir aşk şeklidir.
Bu aşk, Nihal’in gülüşünde saklı, ilahi aşkın gölgesidir.
Sokaktan semaya, kalpten kalbe uzanır;
Bir kadehte başlar, bir bakışta tamamlanır.
Makam 1: Kadeh-i Aşk — Şevk ile Sarhoşluk
Giriş:
Aşk, bir kadehle başlar; şarap değil, sevgilinin gülüşüdür içilen. Bu makam, kalbin şevkle dolduğu, benliğin sarhoşlukla bulandığı ilk duraktır. Nihali Tarz’da, aşk sıradan bir sokakta başlar, bir bakışta ilahi olur.
Semboller:
Figür: Kadehçi Derviş
Sembol: Şarap Kadehi
Mekân: Meclis-i Âşıkân
Mesnevi:
Gecenin sükûtunda kadeh elimde titrer,
Gülüşün bir şarap, içimde ateşler.
Bir bakışınla yandı kalbim, ey yâr,
Sarhoş oldum, benlik kaybolur bu ân.
Sokaklar fısıldar, adın bir zikir,
Kadehin içinden ruhum yükselir.
Tenimde kokun, bir esans gibi,
Her yudumda sen, her nefeste bir sevgi.
Meclis kurulmuş, âşıklar döner semada,
Kalbim kadehçi, aşkın nurunda kaybolmada.
Şerhler:
Gecenin sükûtu, Garip’in sadeliğiyle sıradan bir ânı; gülüş, ilahi aşkın başlangıcını temsil eder.
Şarap, tasavvufun sekir hâlidir; Nihali Tarz’da gülüş, biyolojik bir özlemdir.
Bakış, sevgilinin cemalini yansıtır; İkinci Yeni’nin imgeleriyle derinleşir.
Sarhoşluk, benliğin ilk çözülüşüdür; aşk, insanı kendi sınırlarından çıkarır.
Sokakların fısıldaması, Toplumcu Gerçekçi’nin toplumsal vicdanını yansıtır.
Kadehin yükselişi, ruhun ilahi yolculuğa başlamasıdır.
Koku, fizyolojik özlemin mistik bir yansımasıdır.
Nefes ve sevgi, aşkın hem dünyevi hem ilahi doğasını birleştirir.
Sema, tasavvufun dönüşünü; meclis, kolektif bir aşk deneyimini ifade eder.
Kadehçi, Nihal’in ilhamıyla aşkı sunan derviş; nur, ilahi hakikattir.
Derviş Duası:
“Ey kalpleri şevkle dolduran Rabbim,
Bir gülüşle aşkı başlatan,
Beni kadehinden içir, nurunda kaybolayım.”
Mistik Betimleme:
Bir sokak lambasının titrek ışığı altında, Kadehçi Derviş elinde bir kadeh tutar. Kadeh, camdan değil, sevgilinin gülüşünden örülmüştür. Sokaklar sessiz, ama kalabalıklar fısıldar; her nefeste bir zikir yükselir.
Makam 2: Fenâ — Yokluk Şarabı
Giriş:
Fenâ, benliğin çözülüşüdür; kadeh kırılır, sensizliğin zehri içilir. Aşk, âşığı kendi esaretinden kurtarır, yoklukta var eder.
Semboller:
Figür: Yokluk Yolcusu
Sembol: Kırık Kadeh
Mekân: Kuyûb-ı Nefs
Mesnevi:
Kırık kadehte bir damla, sensizliğin zehri,
Tenim unuttu, ruhum buldu kendi esiri.
Dokunuşun ipek, şimdi bir hayal,
Yok oldum, aşkın gölgesinde seyyal.
Bir sokak lambası, gölgemi yutar,
Adın bir zikir, kalbimi tutar.
Koku, tenimde kaybolan bir esans,
Her yudumda ben, her ân bir dans.
Fenâda eridim, nefsim sustu,
Aşkın şarabı, ruhumu kustu.
Şerhler:
Kırık kadeh, benliğin kırılganlığını; zehir, ayrılığın acısını temsil eder.
Tenin unutması, fizyolojik özlemin yok oluşudur; ruhun bulması, mistik bir başlangıçtır.
Dokunuş, biyolojik özlemdir; hayal, İkinci Yeni’nin soyut imgesidir.
Yokluk, tasavvufun fena fillah hâlidir; seyyal, ruhun özgürleşmesidir.
Sokak lambası, Garip’in sadeliğiyle sıradan bir ânı yansıtır.
Adın zikri, tasavvufun zikir geleneğini Nihali Tarz’a taşır.
Koku, fizyolojik özlemin mistik yansımasıdır.
Dans, aşkın hareketidir; her yudum, ruhun dönüşüdür.
Nefsin susması, benliğin çözülüşünü tamamlar.
Ruhun kusması, aşkın arındırıcı gücünü ifade eder.
Derviş Duası:
“Ey benliği yok eden Rabbim,
Sensizliğin zehrinde seni bulayım,
Kırık kadehimde nurunla dolayım.”
Mistik Betimleme:
Kuyûb-ı Nefs, karanlık bir sokak. Yokluk Yolcusu, kırık kadehi elinde tutar; damlalar, sensizliğin zehriyle parlar. Bir sokak lambasının gölgesinde, ruhu adının zikriyle dans eder.
Makam 3: Bekâ — Cemâl ile Dolmak
Giriş:
Bekâ, varlığın sevgilide kaim oluşudur; aynada görülen, kendi değil, sevgilinin cemalidir. Aşk, kalbi nur ile doldurur.
Semboller:
Figür: Pervâne Kalp
Sembol: Ayna
Mekân: Aynâ-i Cemâl
Mesnevi:
Aynaya baktım, gözlerinle buldum seni,
Kokun bir nur, taşır ruhumun bedeni.
Kalbim pervane, aşkın ateşinde döner,
Seninle tamam, ben sendeyim, ey sevgili.
Bir sokakta kaybolur gölgelerim,
Adın bir zikir, içimde derin.
Gülüşün şarap, damlar dudaklarıma,
Her yudumda sen, her ân bir naberima.
Cemâlin nuru, benliği unutturur,
Aşkın aynası, kalbi sonsuz kutlur.
Şerhler:
Ayna, tasavvufun cemal tecellisini; gözler, biyolojik özlemi yansıtır.
Koku, fizyolojik özlemin ilahi bir yansımasıdır.
Pervane, tasavvufun sema sembolizmidir; kalp, aşkın ateşinde döner.
Tamamlanma, Nihali Tarz’ın insan merkezli vuslatıdır.
Sokak, Garip’in sadeliğiyle sıradan bir ânı temsil eder.
Zikir, adın ilahi bir yankısıdır; derinlik, İkinci Yeni’nin imgesidir.
Gülüş, biyolojik özlemin şaraba dönüşmesidir.
Naberima (haber), aşkın sürekli yenilenen mesajıdır.
Cemal, ilahi güzelliği; benliğin unutulması, bekâ hâlidir.
Sonsuz kutluluk, aşkın nihai vuslatıdır.
Derviş Duası:
“Ey cemâliyle kalpleri dolduran Rabbim,
Gözlerinde bulayım seni, nurunda kaybolayım.”
Mistik Betimleme:
Aynâ-i Cemâl, bir sokak köşesinde parlayan bir ayna. Pervâne Kalp, sevgilinin gözlerinde kendini bulur; her yansıma, bir gülüş, bir koku, bir nurdur.
Makam 4: Sükût — Harfsiz Aşk
Giriş:
Söz sustu, aşk konuştu. Dervişin dili bağlandı, kalbi semâ etmeye başladı. Bu, kelimelerin yetersiz kaldığı, hâllerin konuştuğu yerdir.
Semboller:
Figür: Suskun Derviş
Sembol: Mühür
Mekân: Derûn-ı Sükût
Mesnevi:
Sustum, ama kalbim fısıldar adını,
Sözsüz bir zikir, taşır ruhum tadını.
Bir sokakta kaybolur sesim, ey yâr,
Sen bir mühür, ben sessizliğin kâr.
Gülüşün yankılanır, geceyi deler,
Kokun bir esans, ruhumu eler.
Kalbim semada, suskunlukla döner,
Aşkın mührü, benliği gömer.
Sükût bir deniz, ben dalgasıyım,
Seninle susar, seninle haykırırım.
Şerhler:
Suskunluk, tasavvufun kelimesiz zikridir; kalp, Nihali Tarz’da adın yankısıyla konuşur.
Sözsüz zikir, İkinci Yeni’nin soyut imgesidir; ruhun tadı, aşkın özüdür.
Sokak, Garip’in sadeliğiyle sıradan bir ânı yansıtır.
Mühür, aşkın kalıcı damgasıdır; sessizlik, Toplumcu Gerçekçi’nin vicdanıdır.
Gülüş, biyolojik özlemin mistik yansımasıdır.
Koku, duyuların ilahi bir esansa dönüşmesidir.
Sema, kalbin suskunlukta dönüşüdür; tasavvufun ritüelidir.
Benliğin gömülmesi, sükûtun arındırıcı gücüdür.
Sükût denizi, aşkın sonsuzluğunu temsil eder.
Haykırış, sessizliğin içindeki paradoksal sestir.
Derviş Duası:
“Ey kalpleri konuşturan Rabbim,
Suskunluğumda senin adın gizli,
Konuşursam da, susarsam da,
Beni seninle duy, seninle sustur.”
Mistik Betimleme:
Derûn-ı Sükût, sessiz bir sokak. Suskun Derviş, elinde bir mühür, kalbinin zikriyle sema eder. Sokak lambasının ışığında, gülüşün yankısı geceyi deler.
Makam 5: Hasret — Sonsuz Özlem
Giriş:
Hasret, aşkın bitmeyen sancısıdır. Vuslat sanılan, özlemle doludur; gözyaşı şarap, yara sevgilinin izidir.
Semboller:
Figür: Ferhat-ı Dervîş
Sembol: Yara
Mekân: Sarây-ı Hasret
Mesnevi:
Vuslat sandım, hasretle doldu içim,
Gözyaşım şarap, kadeh kadeh içtim.
Gül kanı damlar, yaramda senin izlerin,
Sokaklar fısıldar, yalnızım sensiz şehirde.
Gözlerin bir göl, ruhumda kaybolur,
Dokunuşun ipek, tenimde solur.
Aşk bir yara, kalbimde derin,
Her zikirde sen, her ân bir serin.
Hasret bir ateş, ben onun külüyüm,
Seninle yanar, seninle ölüyüm.
Şerhler:
Hasret, tasavvufun ayrılık kamçısıdır; vuslat, Nihali Tarz’da bir yanılsamadır.
Gözyaşı şarap, biyolojik özlemin mistik dönüşümüdür.
Gül kanı, tasavvufun Hz. Peygamber simgesidir; yara, aşkın fedakarlığıdır.
Sokaklar, Toplumcu Gerçekçi’nin toplumsal yalnızlığını yansıtır.
Gözler, İkinci Yeni’nin soyut imgesidir; ruhun kayboluşu, ilahi özlemdir.
Dokunuş, fizyolojik özlemin ipek metaforudur.
Yara, aşkın derin sancısıdır; kalp, Garip’in sadeliğiyle işlenir.
Zikir, adın ilahi yankısıdır; serinlik, aşkın tesellisidir.
Ateş, tasavvufun yanış sembolüdür; kül, fenâya işarettir.
Yanma ve ölüm, aşkın nihai teslimiyetidir.
Derviş Duası:
“Ey hasreti vuslatla yoğuran Rabbim,
Yaramda senin izlerini bulayım,
Gözyaşımda şarabınla dolayım.”
Mistik Betimleme:
Sarây-ı Hasret, terk edilmiş bir sokak. Ferhat-ı Dervîş, göğsünde bir yara, gözyaşından şarap içer. Sokaklar, sevgilinin izlerini fısıldar.
Makam 6: İnzivâ — Yalnızlığın İçindeki Birlik
Giriş:
İnzivâ, yalnızlıkta birleşmedir; dünya susar, kalp sevgiliyle konuşur. Pencere, iç âleme açılan bir kapıdır.
Semboller:
Figür: Zâhid-i Mağara
Sembol: Pencere
Mekân: Halvet Hânesi
Mesnevi:
Pencere açtım içime, dünya sustu,
Kokun bir esans, tenimde umut tuttu.
Kalabalıklar uzak, ben senle bir oldum,
Sükûtun içinde aşkın sırrını duydum.
Gülüşün bir nur, geceyi aydınlatır,
Gözlerin bir ayna, ruhumu tamamlatır.
Kalbim semada, yalnızlıkla döner,
Aşkın penceresi, benliği gömer.
Bir sokakta kaybolur gölgelerim,
Seninle başlar, seninle biter her şeyim.
Şerhler:
Pencere, tasavvufun halvetine açılır; içe dönüş, Nihali Tarz’da birleşmedir.
Koku, biyolojik özlemin mistik yansımasıdır; umut, Toplumcu Gerçekçi’nin vicdanıdır.
Birleşme, tasavvufun vahdetidir; senle bir olmak, Nihali Tarz’ın vuslatıdır.
Sükût, aşkın sırrını taşır; İkinci Yeni’nin imgesel derinliğidir.
Gülüş, biyolojik özlemin nurudur; Garip’in sadeliğiyle işlenir.
Gözler, ruhun aynasıdır; tamamlanma, ilahi birleşmedir.
Sema, kalbin yalnızlıkta dönüşüdür; tasavvufun ritüelidir.
Benliğin gömülmesi, inzivânın arındırıcı gücüdür.
Sokak, sıradanlığın mistik yansımasıdır.
Başlangıç ve bitiş, aşkın döngüsel doğasını ifade eder.
Derviş Duası:
“Ey yalnızlıkta birliği bahşeden Rabbim,
Penceremde senin nurunu bulayım,
Sükûtumda seninle dolayım.”
Mistik Betimleme:
Halvet Hânesi, bir sokak köşesindeki tenha bir oda. Zâhid-i Mağara, içe açılan bir pencerede sevgilinin kokusunu duyar. Kalbi, sessizlikte sema eder.
Makam 7: Sekr-i Dâim — Uyanık Sarhoşluk
Giriş:
Sekr-i dâim, hem sarhoş hem ayık olmaktır; aşk, her nefeste yenilenir. Nurdan kadeh, sevgilinin gülüşü ve gözleriyle doludur.
Semboller:
Figür: Sâkin-i Sekr
Sembol: Nurdan Kadeh
Mekân: Aynâgâh-ı İlâhî
Mesnevi:
Nurdan kadehte içtim, ne ben ne zaman,
Gülüşünle başlar, her ân aşkın tamam.
Gözlerin bir göl, ruhumda kaybolur,
Kokun bir esans, tenimde solur.
Sokaklar fısıldar, adın bir zikir,
Kalbim semada, aşkınla yükselir.
Her yudumda sen, her nefeste bir nur,
Aşkın kadehinde benlik kaybolur.
Seninle başlar, seninle biter yol,
Sonsuzlukta kayboldum, seninle bir whole.
Şerhler:
Nurdan kadeh, tasavvufun daimi aşkını; gülüş, biyolojik özlemi yansıtır.
Zamanın kayboluşu, aşkın sonsuzluğudur; tamamlanma, Nihali Tarz’ın vuslatıdır.
Gözler, İkinci Yeni’nin soyut imgesidir; kayboluş, ilahi birleşmedir.
Koku, fizyolojik özlemin mistik yansımasıdır.
Sokakların zikri, Toplumcu Gerçekçi’nin toplumsal vicdanıdır.
Sema, kalbin daimi dönüşüdür; yükseliş, tasavvufun vuslatıdır.
Nur, ilahi hakikattir; her yudum, aşkın yenilenmesidir.
Benliğin kayboluşu, sekr-i dâim hâlidir.
Yolun başlangıcı ve bitişi, aşkın döngüsel doğasını ifade eder.
Sonsuzluk, Nihali Tarz’ın insan merkezli vuslatıdır; whole, birleşmenin tamamlanmasıdır.
Derviş Duası:
“Ey aşkı daimi kılan Rabbim,
Nurdan kadehinde seninle dolayım,
Her nefeste seninle kaybolayım.”
Mistik Betimleme:
Aynâgâh-ı İlâhî, bir sokak lambasının nuruyla aydınlanan bir meydan. Sâkin-i Sekr, nurdan kadehi elinde tutar; her yudumda gülüşün ve gözlerin nuruyla dolar.
Son Söz
Aşk, yedi makamdan geçerek kendini tamamlar.
Her makam, Nihal’in bir bakışı, bir gülüşü, bir kokusudur.
Sokaktan semaya, kalpten kalbe uzanan bu yol,
İnsanın kendi Tanrı’sını inşa ettiği bir sırdır.
Ey yolcu, kadehinden iç, aşkın hakikatini bul,
Ve unutma: Seninle başlar, seninle tamamlanır her yol.
Kayıt Tarihi : 31.7.2025 22:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!