yiğidim yiğit olmasına ya
yanık türkülere vurmayın beni
tutuşur dizelerim sonra
herbiri yıldız kenti halinde
kardeş yıldızlar anamız birdir
sabahın köründe çıkıyorsunuz evden
kaybedilmiş savaşın utancı
sabahın köründe
gölgeniz
ellerimin el olduğunu hatırlatan kolejli kız
gün görmüş bilge tavrıımı yerle bir edip
geliyordun çok parçalı kırarak okulunu
ben senin yaşında genelev hariçtim
gerçi ben senin yaşında
devrime sürekli taliptim
dökerek
bütün yapraklarımı
tenhasında oturulmayan
bir ağaç gibi geldim
ne rüzgar ne de bir meze
bana rakı ver şef
duvar duvar duvar
sana ne desem ki ah
incitmeden gözlerini mahkûmun
her taşını kırmalı bir bir
gerisi laf-ü güzaf
düştüğünüzde çok şeyden ırak bir daha yaşayamayacaksınız çok şeyi
tutamayacaksınız kolundan kısa pantolonlu bilya çağında bir çocuğu
coşamayacaksınız bir kızın eteklerinde oyun rüzgârı uçurmasından
bir daha hiç kalkamayacaksınız belki demir kaşıklı beyaz bir sofradan
ve kanınız kaynasa da deli yalnız düşlerinizde tadacaksınız sevişmeyi
ama
biz olmasak açlık biz olmasak ölüm.. dediler
seni kapkara bir çarşaf gibi yere serdiler
sevildikçe güzeldin öpüldükçe güzelim kız
kızoğlankız olmadın mı şimdi daha duldasız
senin bu ankaralı haline inat
boğaziçi köprüsünü götürüp assam
bir kartpostal gibi ortasına kızılay'ın
sadece trafik mi
bütün ezberi karışırdı ankara'nın
yil dört mevsim on iki ay
yil üçyüzaltmisbes gün
olur olmaz yerinde
gecenin ve gündüzün
tenimde uyaniyor senin
çiglik çigliga tenin
Müebbet Türküsü
1
önce kol sonra sürgü sonra anahtar açılır kapı
itilirim sırtımdan ben ebedi kiracı kesilmiş hükmüm
SAYGILAR NEVZAT BEY
Bir insan ölüme yaklaşmanın nedemek olduğunu bu kadar mı güzel anlatır. Önünde saygıyla eğiliyorum
O
- nevzat çelik’e
Dev gibi bir adam
Zayıfca bir vücudun içinde
Yüreği azarlarla kırılmış
Ama hiç yılmamış
Yazmış zaten
Kitap gibi
Bize hatmetmek kalmış
Yüreği kanatlanmış sayfalarca
Güney afrikaya uçmuş
K ...