Ah ne çabuk da geçti o altın yıllar
Hey gidi aylar,yıllar hey !
Ne günlerdi o su gibi akıp giden zaman.
Burnumda tütüyor şimdi, el aman!
O kirli kaldırımlar ,tozlu sokaklar…
Gelin bir masal dinleyin dostlar.
Ne numaralar vardı bende ne numaralar?
Keskin Nişancı derlerdi bana,
Dostlar ,arkadaşlar arasında .
Güvercin kanıyla uğurlanmış,
Mavzer gibi sapanım vardı benim.
Bazen yılo kardaş,bazen diğerleri,
Hepsi bu çetenin gönüllü neferleri…
Gelirlerdi bizimle sürek avına.
Bizi görünce zavallı kuşlar,
Saklanacak delik ararlardı ötüşerek…
Hey Canlar bugün av var, haydi kuşlara!
Lakabım keskin Nişancı…
Atmaca bakışlı Kartal vuruşlu…
Bir düşmeye görsün sapanın hedefine ,
Çok geçti artık kurtuluş,
Zavallı kuşlar ve güvercinler için
Site koruluklarında nöbetleşerek
Ağaçlara konan kuşlara saydırırdık
Makineli tüfek gibi seçkin çakıl taşlarını…
Duyunca ihtiyar Bekçinin Cırtlak sesini
Ne engel tanımaz kaçışlardı,Ceylanlar gibi.
Bunalınca sıcaktan iyice,
Serinlerdik site havuzunda keyfince…
Ne tez geçti zaman vay aman!
Yaralıyım yine dikenli tellere takıldı kolum.
Yaralı olsa da ne gam!
Torba dolu kuşlarla,güvercinlerle…
Ah şimdi anarken ne çok pişmanlık duydum.
Mazide çok çektirdim cümle kuşlara.
Keskin Nişancı çok yuvalar yıktın çok…
Ne beddualar aldın kim bilir?
Kumru,güvercin ve sığırcıklardan,
Ya serçelere az mı çektirdin?
Belki ondandır çektiklerin ,
Ahları tutmuştur belki…
Ondandır belki iflah olamadığın.
Çocukluk yıllarım,ah hayta çocukluğum,
Maziye mi gizlendin neredesin sen,
Neredesin o saf,o masum çocukluğum.
Kuş avı faslından sonra…ne var sırada?
Tırmanırdık ağaçlara,duvarlara,damlara,çatılara,
Bilye,topaç,çember,çelik çomak,saklambaç
Telden süslü gelin gibi gezdirdiğim arabalar,
Gazeteden yapma ,kutudan oynadığımız top oyunları…
Bazen kırık kafa ile eve döndüğümüz,
Kan ter içinde yine de uslanmadığımız,
Şimdi beni gülümseten mahalle kavgaları…
Çıraklık günlerinde ustadan yediğimiz
Silleler,Osmanlı tokatları…
Öğretmenin ders bitimi yorgun sesi…
Zili dört gözle bekleyen haylaz çocuklar,
Okulda dağıtılan sütün ekmeğin mis kokusu…
Sabahı iple çektiğimiz Bayramın arefe geceleri
Bayramlık giymenin havası,
Doyasıya şeker ,lokum yemenin,
Üç tekerlekli bisiklete binmenin heyecanı…
Halkalı tatlı,horoz şekeri.buzlu Eskimo…
Karpuz çekirdeği,gazoz ,kırık leblebi…
Gizlevet çizme ile şeker topladığımız ,
Çamurlu Batman sokakları…
Büyüklerin öpülen elleri,
Ve harçlık bekleyen çocukların melul gözleri…
Gizlice tellendirdiğimiz Samsun,Birinci sigarası…
Neredesin o şen şakrak çocukluğum?
Meğer bu dünyada huzur sendeymiş,
Bir daha, bir daha dönmek isterim o yıllara,
Şimdi büyüdük de sanki ne oldu?
Neredesin bazen şen bazen afacan bazen de asi çocukluğum.
Osman Sarıkaya
Kayıt Tarihi : 16.1.2022 13:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!