Sanırsınız ki zamana yenildim, bittim,
Oysa her sabah bir parçamı gömdüm.
Dünden kalan ne varsa, hepsini yuttum,
Ben bu hayata kaç kurşunla döndüm.
Gecelerim, yanık hatıraların sesi,
Gündüzlerim ise beklemenin yası.
Duvarlarda yankılanan her sessizlik,
Kaybolan yıllarımın kırık aynası.
Siz benim bu çölde nasıl yürüdüğümü,
Hangi yalana kaç kez inandığımı,
Nereden bileceksiniz?
Siz benim bu suskunluğu neden seçtiğimi,
Yüreğimi kimlere teslim ettiğimi,
Nereden bileceksiniz?
Tutunmaya çalıştım sarsılmaz sanılan her şeye,
Bir çınar misali yıkıldım içten içe.
Gülüşümde binlerce veda saklıdır,
Dışım ayakta, ruhum ise sadece amade bir hiçe.
Bu yara ne zaman kapanır, kim bilir?
Kabuk bağlamaz ki, her an kanar durur.
Kaderime biçilen en ağır bedeldir,
İçimde taşıdığım bu derin huzursuzluk.
Siz benim hangi mevsimleri yitirdiğimi,
Hangi fırtınada limanımı terk ettiğimi,
Nereden bileceksiniz?
Siz benim bu aşk için neyi yaktığımı,
Geride kalan gölgemi nasıl bıraktığımı,
Nereden bileceksiniz?
Zannedersiniz ki gözümdeki fer sönüktür,
Bilir misiniz ki her bakışım bir vedadır?
Ne zaman bir dost eli uzansa bana,
Oysa ruhumun en derin yarası odur.
Şimdi ben, kurumuş bir nehrin yatağıyım,
Beklerim bilirim gelmeyecek yağmuru.
Her nefeste çekerim küllerin tadını,
İçimde taşıdım hayatın tüm gururunu.
Benim kaderime yazılan o sızıyı,
Her gece avuçlarımda nasıl tuttuğumu,
Nereden bileceksiniz?
Hayatın hangi borcunu ödediğimi,
Bu yorgunluğu kime hediye ettiğimi,
Nereden bileceksiniz?
Dışardan sağlam duran bu duvarların,
İçeriden nasıl çatlayıp kırıldığını,
Nereden bileceksiniz?
En büyük yaramın dilde değil, gözde olduğunu,
O son çareyi niye yitirdiğimi,
Nereden bileceksiniz?
Kayıt Tarihi : 21.11.2025 16:02:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!