NEFES ÇALANLAR
Gece o denli sakin ve ötesiz ki, kaç emekçinin canı yandı gün boyu,
Sirenler ambulans taşıyor, yine hangi umudunu arayan zavallı insan
Ölürler, nedense binlercesi dolar ama hep Ölürler
Ambulans sirenleri durmadan çalar, içinde işçi tulumunda biri
Kravatsız bir beyaz yakalı; hep aynı: sıkışan göğüsler, yerin vurduğu acı
Her yere düştüğünde toprak onu içine çağırır
Ambulanslar sirenlerle yaşam savaşını belki kaybetmiş
Ama belki de
Son damarındaki nabız sesine muhtaçlar…
Siren sesleri gece mesaisinden dönen, gidenler için gece
Sesleri kesildi,
Sabah gün doğunca,
Kuşların yiyecek aramayı başaldığı zamanlarda
Yine başlayacak siren sesleri
Yine acıları acıları yükleyip ambulanslar hastanelere taşıyacaklar.
Kuşlar, gezip dolaşıp, yiyip içip, ağaçlarına döndüklerinde sabahın 9 suları,
Şakıyarak,
Zalim insanın yokladığı ama bulamadığı
Azıcık tohumlar, azcık da çiçeklerden, kurumuş böğürtlenlerden
Kursaklarına doldurdukları heybeden, şükür edici, dönünce kuşluk vakti
Hep beraber şakıyarak dedikodu yaparlar; hangi ağaçta daha lezzetli yemişler
Ve hangi insansız yerlerde azıcık kursak hakkı tohumlar;
Aralarında konuşurlar…
Saat 10, sabahın,
Ambulans sesleri azalır,
Emekçiler artık ölmeyi veya yaralanmayı bırakır,
Şakımaları usulca kesilir, öğlen uykusuna geçerler; siesta!
Sahi insanlar öğlen uyumazlar mı gece gelmeden önce öğleyin?
Kuşluk vakti öğle sonrası saat 14 civarı, en avcı kuşun sesiyle uyanır
Sesler, şakımalar, ben daha güzel bir yer biliyorum, hadi oraya gidelim ısrarları;
Çocukluktan çıkmış taze ve güçlü kanatları,
Yaşlı kuş sorar; orada insan var mıydı?
Yok!
Peki kediler?
…
Yeniden uçar kuşlar, akşama kursaklarına son birer lokma için
…
Odamın penceresi harika bir ağaca bakar: okaliptüs, bizimkiler kaliptüs der
Nefis kokulu yaprakları, sadece toprağa sığınır, su istemez ilaç istemez,
İnsanlar uzak dursun yeter der.
Kuşları bekler
…
İnsanlar gelir giderler, bazen bir arap bülbülü dala konmuş öter
Sorarım hasta insana, duyuyor musunuz sesleri?
Kulaklarını kabartır, dinler ve der, uzaktaki benim duymadığım
“kamyon sesi mi?”
…
Ne kadar çokça ölüler geçer karşımdan gün boyu,
Sekseni geçmiş, hala duyuyor ve hala çişine kendi gidiyor
Ve
Hala yürüyerek geliyor,
Ne çok ilaçlar içtiğini, bıktığını söylüyor
…
Ölüm kapımda diyor, ilaçlarım silahlarım, yutarım bak her gün
Uzak dur ölüm!!!!
…
Yaşamak ve bir fazla daha nefes almak uğruna,
En iyi bildikleri oyuna
Bencillikleriyle,
Ölümsüzlüğe duydukları inançla,
Kimseye
Ve
Nedeni yok
Ölürsem korkusu olmadığından sanırım
Kimseye koklatmadan birikimlerinin üzerlerine
Kuluçkalara oturup öylece beklerler…
Ölümsüz olmalarında ötürü sanırım,
Hiç
Ama hiç
“kötü bir şeyleri” yoktur.
Hakan Karaduman
Hakan Karaduman
Kayıt Tarihi : 25.5.2025 19:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!