Nefes almak, içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.
Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.
Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Bitmez tükenmez engeller koydun
Devamını Oku
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Bitmez tükenmez engeller koydun
Hele bir kalp krizi geçirin de.
Hele bir nefes zorluğu çekin de.
Görürsünüz o zaman nefes almanın şiirdeki asaletini.
'Sürahide, ışıl ışıl, içilecek su.
Deniz kokusu, toprak kokusu, çiçek kokusu.
Yüzüme vuran ışık, kulağıma gelen ses.'
Sürahiden bardağa akan su bizleri nasıl mutlu eder.
Pek çok kişinin dikkatinde bile değildir. Sürahi camdan, ışıl ışıl; su berrak.
Sıcakta buz gibi, soğukta ılık ötesi.
Barışık olmak, yaşarken mutlu olabilmek. Her şeye rağmen.
Bazı kör ruhlular önemsemez böyle mutluluk veren değerleri.
Oysa mutluluk algısı yalnızca reel duyarlığın kapsamında kalamaz.
Çatık ruhların şurubu bir şiirdir bu.
Bilmiyorum, köşede dilenecek gibi duran ama utancından asla dilenmeyecek olan kadına sormam gerek..
Ya da ne bileyim, on sekizinden gün almış kızını doktora götüremeyen akciğer hastası -kesik kesik öksürerek illetini gizleme telaşı güden- adama..
Yoğunbakımda şuuru açılır açılmaz teninin göründüğünü hissettiği için utancından çaresizce tepinen adama.. ( ki şahidim aşırı hayadan verdi son nefesini belki de ..)
..
...
Sormak lazım...
Bir buçuk kişi derken aklımdan kadınnın K si bile geçmedi.Az sayıda manasında kullanmıştım.En akıllılar arasında sayabileceğim bir muhterem kişinin suizannına sebeb olduğum için kendimi afetmiyorum.Ve o yorumumu sildim.Saygılarımla.
insanı ayna yapan bir şiir.aynada doğa var,her şey var...insan ayna ama,aynaya bakıp aynadakileri gören de insan...gördükleriyle de mutlu oluyor bir bakıma.
ne çok şey beklersem yarından
o kadar çok mutsuz oluyorum
diyen bir insanın vardığı yargıyı ilan etmesi gibi algıladım şiiri...
mutluluk denen şey, nefeslerle ölçülendir zaten...ne koyarsan koy, dara yerine hem de!..
Ey ABSÜRT adam , Bir insanın yaşının çok olması illâ onun bunamış olduğu anlamına gelmez...Bunu nerenden çıkarıyorsun...? Hal böyle iken kimi yaşı genç veya bana nispeten daha genç olanlar vardır ki ERKEN BUNAMIŞ olabilirler...Sen de bu tiplerden olabilirsin...Senin akıl durumunun feci halde olduğunu en az iki hastahanenin RAPORLARI ortaya koyuyor...Bunu kendin söyledin...Yalan mı dedin...? Hani sen yalan söylemez ve hoşlanmazdın...?EY ABSÜRD, PUAN VERECEK OLANLARIN HEPSİ DE SENİN BENİM GİBİ ŞÂİR namzedi...Gerçek şâir olabilmeleri de memlekete adlarını yaymalarına bağlı...Senin oyunla onların oylarını bir kalitede görmeyecek kadar UÇTUN MU...?
A ABSÜRD insan , Bir şiirin değerini belirtmek için PUAN VERENLERİN çokluğuyla birlikte PUAN DURUMUNA bakılmaz da neye bakılır...? Puan verenler alelade insanlar mı...? Pek çoğu kendini şâir olarak kabul etmiş ve bu siteye şiirlerini kaydetmiş kişiler...YANİ SEN NEYSEN diğer 20 veya 30.000 kişi de o... Senin görüşün ile diğer binlercesinin görüşü de aynı derecede muteber...Ey ABSÜRD...
Sitedeki her şâirin bir görüşü ve puan verişi olacaktır...Bir şiirin kalitesini bunlar tayin etmez de senin pöstekin mi tayin eder...A ...
Tekrar ediyorum ki burada kayıtlı her şâir özgürce puan vermelidir,şiirin kalitesini ancak şâirlerin görüş birliği belirler...
Düşünün, şuan, şimdi hangi konumda sınız?..Sosyal, ekonomik, siyasal, hukuksal konum ve güvenceniz ne durumda? Çoluk-çoçuğunuzdan, eş-dostlar nasıllar? Geçimleri nasıl? Mahale-köy yol, su, bağ-bahçe-bostan durumunuz nasıl? Ramazan süreciniz nasıl gidiyor..,zorlanıyor musunuz 24 saatlik olan ekonomiden?..Ekmek peşinde, hasta, halsiz ve mecazi-fiili, soyut-somut ya da inançsal sebeplerle oruç tuttmayanlar..sizin durumunuz nasıl?
Bir yanıyla böyle iken…Şair şiirinde diyor ki…yukarda ki her bişeyi tam, sosyal güvencisi tam halkımız, nefesinizi yaşamın çoşkusu ile derin derin içinize çekin!
Gerçekten de halkımız öyle bir konuma geldik ki ..şükürler… daha henüz vergilendirilmemiş ya da üç kağıtcıların, uç siyasetçilerin pazarlama yapma girişimi henüz yoken..evet ..eğer o da yurdun her şehrinde ve kasaba/köyünde temiz ise tabii hava, nefesi derin derin çekin içinize…Solunumunuz derin derin göbekten olsun..ve ´kaderinize´ yanıyorsanız, beyinize-hanımınıza..siyasetçinize, sizi sabahın köründe uyandıran simitçiye..hurdacıya..kiracıya, bankacıya ya da tv den borazan öttüren halkın dedikodu makinalarına..evet kızgın-vurgun ve sinirli iseniz..derin derin göbekten solunumu yapıp nefes alın 30 a kadar sayın..bakın nasıl rahatlayacaksınız…
Yanlış anlaşılmasın burda yaptığım bir ironidir..Şaire saygım ve bu şiire ise oldukça yüksek begenim var… Evet ´nefes´ olumlu ya da olumsuzluk yaşama kolları-konum ve kavramlarında işte bu denli önemli..
Saygıyla..
Hz. Hatice servet harcadı. İlk iman edendir. En büyük destek…
Hz. Aişe kadar hafızası güçlü kimse yoktu. Hadislerin çoğu ve gereken incelikler ondan öğrenildi.
Hz. Zeynep kadar güçlü şair var mıydı? Zamanın bütün şairleri ona danışır, tüm şiirler onun elinden ve onayından geçerdi.
Hz. Ömer’e haddini bildiren bir kadındı.
Bunlar TAM anlamıyla kadındı. BUÇUK değildi.
BİLGE HATUN'u unutmayalım. KUTLUKHAN'ın eşiydi. Kocasından sonra tahta geçti.
NENE HATUN, ZÜBEYDE HANIM BUÇUK muydu?
BUÇUK, KADIN mı oluyor?
Allah(cc) sayısız nimetlerinden birisi olan havanın bir saat dünyayı terk et emrini aldığını ve şu arzımızı terk ettiğini bir tahayyül edelim! Değil bir saat, on dakika hava nimeti elimizden alınsa idi halimiz ne olurdu? Hepimiz mevta olur bütün canlılar ve hayat mefluç olurlardı!
Nimetler şükür içindir, lezzet için değildir! Nimetlerden azami derece de istifade ve istifaza ettikten sonra onların şükürlerini gönderen Mün'im-i hakikiye layık-ı veçhi ile yapmamanın manası; Küfran-ı nimettir! Yani onları gönderene nankörlük etmektir!
Bal, bal demekle ağız tatlanmıyacağı gibi, şükür, şükür demekle de , gerçek mana da şükretmiş olmayız! Bazı işyerlerinde bir yazı göze çarpar;'EL EMEĞİ ALIN TERİ, BİR TEŞEKKÜRLE ÖDENMEZ!' diye.
Demek ki her nimetin bir gerçek ücreti var! Rabbimizin bize lütfettiği maddi, manevi sayısız nimetlerin ücretleri nedir dersek; Bunu bize en güzel tarif eden Yüce kitabımız Kur'an ve Yüce Peygamberimiz(sa)dir. Hülasa edersek; adetlerimizi ibadetlere kalbedecek tarzda edeb-i peygabberi üzere yaşamaktır!
Herkese hayırlı çalışmalar dilerim.
Bu şiir ile ilgili 30 tane yorum bulunmakta