- shortage (1)
- shortness of breath (1)
- shot (1)
- should (1)
- shove (1)
- show me the meaning of being lonely (1)
- shuffle (1)
- shunt (1)
- shutengen moriş (1)
- shyo (1)
- sıcak bakmak (1)
- sıcak beraberlik (1)
- sıcak saatler (1)
- sıcak yaklaşmak (1)
- sıcakkanlı (1)
- sıçan çıktığı deliği bilir. (1)
- sıfır yerçekimi (1)
- sıfır zamanlama (1)
- sıfıra sıfır, elde var sıfır (1)
- sıfırdan başlamak (1)
- sığ algıya emanet etmek (1)
- sığ düşünce (1)
- sığ gece (1)
- sığacık (1)
- sığı (1)
- sığındığı tek liman olmak (1)
- sığıntıymış gibi davranmak (1)
- sığır sürüsü (1)
- sığırcık (1)
- sığırdili (1)
