Pişmanlık nafiledir, yitip gidenlere karşı. Olmasını hiç istemediğin ne varsa hepsi pişmanlıktır.
Hayal etmekten öteye geçiremediğin o tatlı huzurun yerini, artık öfke nöbetleri alıyorsa. Ve çaresizliğini sabaha karşı lavabolara kusarak atmaya çalışıyorsan üzerinden, üzgünsündür.
Üzgün olmayı yeğlediğin bir hayatı kaybetmişsindir avuçlarından. Kayıp giden sadece zaman değil, sensindir artık.
Yapılması gereken nedir diye düşününce biraz, toparlanmak öyle birilerinin hadi kalk gidelim demesiyle gerçekleşmeyecek önce bunu bil. Sen kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman rahata geçeceksin. Unutma hazır olmadan rahat olmaz.
Elbette çekeceksin acını hem de dibine kadar. Belki rakı sofraları kurarsın kendine, mezesi ve benzemez kimse sanalar ile.
Yalnızlığın diye bir şey yoktur artık, sen ve müzeyyen senar vardır o sofrada…
Acımı çekecektin, çek bakalım şimdi doyasıya. Kadehlere vura vura, ağlaya ağlaya, kıra döke. Ve sızıp kal bir köşe de. Uyandığında şiddetli bir baş ağrısı ve mide bulantısı sahibi olacaksın, gözün aydın. Nur topu gibi bir unuttum hikayesi de sen yazdın.
Hayatına sokacağın herkesle artık gönül eğlendirebilirsin, bu hikayeyi sayfa sayfa herkese okuyabilir ve canını ne kadar yaktığından bahsedebilirsin. Acırlar evet, tamda istediğin bu zaten. Acısınlar acısınlar ki onları terk etme duygun ile egon tavanlarda dolaşsın.
Sana yapılan kötülüğü paylaş paylaşabildiğin kadar, sende haklısın, hayat paylaştıkça çoğalmıyor muydu? Bu yüzden etrafımız kötülükten ibaret kalmadı mı vapurun altında. Deniz mi? Oda ne? Susuz topraklarda kuraklıktan kavrulmak üzereyiz ey insanoğlu, uyan!
Sevgini ve merhametini, bir sonrakine saklamak için çok geç. Her denediğin sana geri dönüşüm olarak geri geliyor farkında değil misin? Üzdüğün de bir gün üzüleceğin, acıttığında bir gün acıtılacağını hiç mi hesap etmezsin.
E tabi hayat hep toz pembe sana, bir sigara yakar bunu da es geçersin.
Doğrular neden hep doğru kalır da, yanlışlar doğruları sürükler hiç düşündün mü?
Demek ki nötr olmamak gerekliymiş diye, yada her neyse…
Çekebildiğin kadar çek ciğerlerine son dumanını. Bir gün ellerine muhtaç olduğun kişiler tarafından toprağa gömüleceksin. Ciğerlerin mi yoksa artık börtü böcekler mi bayram eder orasını sen hesap et.
Bedenin alışkın tabi bu dünyadaki kavruluğa, acıta acıta yakılan canların hesabını, birileri tarafından kırılan kalbine bağlamaya. Ama ahiret sana bunları, film şeridinden çok 180 derece sıcaklığı ile yaşatacak tekrar unutma.
Günahın senin, sevabın kimin olursa olsun…
Kayıt Tarihi : 3.3.2019 09:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!