Tutuşturun zamanı kaybolsun çığlık akan içimiz
Harcattık heyecanlarımızı başkası kalmakla
Yüzyıldır bacası tütmeyen şaşkın evlerimiz
Bereketli kalınmaz bu yalana aldanmakla…
Damarlarımıza sebep veren kan neden susuyor
Ben put arayan gözlerden kaçarak geldim şehrinize
Gri kuleleriniz varmış sizin de seğirten kaşlarımı
Otoritesi altüst olmuş utanmaları boğazlanırken gördüm
Hatırlanmak için acıtılıyordu saate bakan her yüz
Bavulumu toplamaya hazır bahanelerim küpürsüz..
Ekmeğimizin hakkı bölüştükçe verilecek
Bölenler dünyayı bölüştükçe küçülecek
Komşusu açken tok yatan bizden değil
Zulmetmekte olanlar inkılab ile devrilecek.
Şafağın saçlarını ören oğullar büyüyecek
Celladımı ararken kendimi urgan elimde buldum
Kumanda ediliyor bir yerlerden gölgem dedim
Üzüldüm ellerime bir daha da dokunmadım güneşe
Neyse ki biraz gencim yani acım telafi edilebilir
Öyküsü olmayan yollara dahi matem tutmuşluğum vardır
Şunada inanırım ki inanmış iki adamla kaf dağı dahi geçilir..
Bir ateş yakayım dedim dünyaya suskundu gece
Kürek taşıyorlardı mezarlara insanlığı yatıştırmaya
Bir kalıp sabun aldım vardım ölümün ellerini yıkamaya
Ak saçımdan bir tutam bırakarak aynanın önüne
Ağzımın ucuyla hoş geldin dedim, o da inanmadı ya!
Kaf dağından kaçıp çağın üzerine inen cinayet
Cinnetin yeni adıdır tükettikçe çıldıran insan
Prometheus’a omuz veren ne toprak nede ateş
Bölücü bir aşk tüm zamanlara öfkeyle yaslanan.
Sıradan tutkuları makinalar yaslıyor vitrinlere
Suskunluğumun aslı yok,
tarifini kimse bilmez bendeki ızdırabın
yenilgilerimin sebebi vardır
zaferimin hiç olmadığını tüm kuşlar bilir
iç çekerek yaşanmış evlerin bacaları
dumanı bende yaralar kemirir
Bir kibrit yak, binlerce umudu tutuştur
Zamanı firari gözlerin bakışlarında tut
İmandandır yaklaşmakta olana yaklaşmak
Matarana biraz sancı ve çokça öfke koy
Sulara yol gösterecektir göğün parmakları
Sen beklemekten usanan aşkı örgütle
Merdiveni dünyanın çekileli ayaklarımızın altından
Bir Ortadoğu masalıdır sonuna hiç varılamayan
İlk kibritini yakan şu şahdamarımızın yanıbaşında
İsyan ateşidir şimdi ölümün köklerinde şahlanan.
Fikrini ve kılıcını bileyleyip gümüş suların döngünde
Canlarını verip cenneti alanlar
her dakika kevserin rüzgarına eşlik
edercesine damarlardan fışkıran aşk
ne yanmış et ne dağılmış kemik
dökülüyor demirden firavunlar
düşse de ölmeyecek bizim çocuklar..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!