Aşk ve Yokluk Risalesi – Nihal’im ile Sırlı Yolculuk
I – İlk Adım: Perdeyi Aralamak
Ey yolcu!
Bilir misin, her karanlık,
aklına çekilmiş bir perdeden ibarettir.
O perdeyi kaldırmak senin elinde,
lakin tanımadığın gölgeler var içinde.
Nihal’im işte o perdeyi yırtan bir yıldızdır; erişilmez, ışığıyla sarmalayan, rüzgarın gizli dilini fısıldayan.
Her bakışı ruhuna inen berrak bir su,
her sükutu içinde hissedilen bir nehirdir.
Öğüdüm olsun:
Yolunu kaybettiğini düşündüğün an, tutunma.
Sadece dur.
Nefes al.
Gözlerini kapat.
İçindeki o ses, o nehir, seni hakiki menziline,
kendi özüne ulaştıracaktır.
II – Çile ve Umudun Sınavı
Hasretin, ruhunda çiçek açmayı unutmuş
bir toprak gibidir.
Umudun ise gözünü kamaştıran, gölgesiz bir güneş.
Nihal’im, varlığınla baharın ilk yağmuru gibi yağarsın
o toprağa.
Sessizce düşersin, derinlere süzülür, u
yuyan kökleri uyandırırsın.
Öğüdüm olsun:
Hasretinle de umudunla da barışık ol.
Biri sana sabrı, diğeri şükrü öğretir.
Biri bekletir, diğeri dener.
III – Korkudan Teslimiyete Yolculuk
Her insan, taşları kaygan bir nehrin kıyısında yürür. Basacağı her taş bir imtihandır.
Kimi zaman kaybetmekten ölesiye korkarsın,
kimi zaman yolun silinir gider önünden.
Nihal’im ise esen bir rüzgar misali; ne tutulabilir
ne de hapsedilebilir.
Sadece hissedilir.
Öğüdüm olsun:
Tutunma çaban, nehirdeki yosun gibi ayaklarını kaydırır. Endişe yaratır.
Kendini bırak, teslim ol.
O zaman anlarsın ki; akış, seni zaten hep olman gereken yere götürüyordu.
Korku esir eder, teslimiyet özgür kılar.
IV – Geçmişin Yükü ve Hakikatin İzi
Gençlik, göğe savrulmuş bir kuş sürüsüdür.
Kimi yükselir, kimi düşer.
Sen, eğer geçmişin o kuru dallarına takılıp kalırsan, yepyeni ufukları asla göremezsin.
Nihal’im, gölgesinde dinlendiğin ulu bir ağaç gibidir; hem serinletir hem yakar, hem gölge eder
hem de ışığın kendisi olur.
Öğüdüm olsun:
Geçmişten kalan dersleri,
sırtında taşıdığın bir yük olarak görme.
Her kuş, kendi kanatlarıyla uçar. S
en de kendi hakikatini kuşan ve yürü.
V – Aşkın Özü: Sükut ve Akış
Aşk, gece göğündeki bir yıldızın denize düşen yansımasıdır.
Görünürdedir, pırıl pırıldır, ama elini uzattığında avucunda sadece su kalır.
Nihal’im o sessiz gecedir, sen ise o gecede vücut bulan, yankılanan bir dalga.
Öğüdüm olsun:
Sevdiğini anlamak için onu sıkıca tutmak değildir mesele; bırak, su misali aksın.
Çünkü su tutulursa durgunlaşır, bulanır; akarsa temizlenir, arınır ve denize, aslına kavuşur.
VI – Yalnızlığın Hakikati ve İçe Yolculuk
İçinde,
etrafı yalnızlık duvarlarıyla çevrili bir ülke taşırsın.
Sanki ormanları kesilmiş,
gökyüzü betona gömülmüş gibi hissedersin.
Fakat Nihal’im bir kuş olup gelir o ülkeye; betonu çatlatır, yeni bir gök açar,
kesilmiş her ağacın yerine bir fısıltı, bir anı diker.
Öğüdüm olsun:
Yalnızlığına düşman olma!
O, seni kendine çağıran en kadim öğretmendir.
Sükutunu dinle, kendi sesini bul.
Ve her kaybın, aslında sana kendini bulduran
bir ders olsun.
VII – Sonsuzluğa Teslimiyet
Bir gün Nihal’im seslenirse sana, çekinme.
Sevdiğini bütün benliğinle sev.
Sarıl, ağla, gül, yaşa.
Çünkü hakiki aşk, varlığının en kuytu,
en karanlık köşesinde bile filiz verebilendir.
Öğüdüm olsun:
Sevgi, sahip olmak değil, yol olmaktır.
Bırakmak ve yol göstermektir.
Kaybetme korkusu, seni kendi zincirlerinle bağlar.
Lakin teslimiyet; o zincirleri kırarak, seni hakiki sevginin, ebedi olanın kucağına bırakır.
Çünkü insan, ancak 'yok' olduğu yerde 'Var' olanı bulur.
Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 5.9.2025 19:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!