Şimdi bu şiir yazılmayacak mı
bu türkü okunmayacak mı
bu hikaye, dilden dile dolaşmayacak mı
bu masal, Kaf dağına ulaşmayacak mı
roman olmayacak mı, bunca karmaşa
bizle birlikte unutulacak mı
Yudumladığım
çay mı,
hasretliğin mi
bilmiyorum.
İkisi de boğazımı yakıyor,
iyi biliyorum
Tıpkı çay gibisin;
dinlendiriyor,
huzur veriyor,
mutluluk saçıyor,
içimi ısıtıyorsun.
Üstelik şekeri de
Her yerde sadece iki kişi doğruyu söyler.
Bunlardan birisi onuncu köye yollanır,
diğeri de 'deli' diye bilinir!
kendimi, kendi limanıma çektim
demirledim, sıkı sıkıya.
Herkesten kaçsam da, kendimden
kaçmayayım diye...
Dert nedir bilmezdik
derdimiz dünyadan büyük sanırdık
Bir tebessüm,
bir avuç kırık leblebi
bir sakız alır götürürdü dertlerimizi
ne bilelkim
yaşayan ölüyken
kıymet bilmeyenlerin
ölünce methiyeler dizip
ağıtlar yakması kadar
samimiydi, bütün dostluklarımız
Hiçbir şeyin çözüldüğü yok
düğümlerin yeri değiştiriliyor
daha sonra çözülmek için
Hep bir şeylere geç kalırız
geç kaldıklarımız da
erken gelmeyi bilmez
sonuçta bir ömür
geç kalma cezası çekeriz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!