Neslihan: bir garip elmas yüzük ve bir saç tokası...
Neslihan, çiçek kokusu sabahı...
Bu dağınık çarşaflardan,
Kıvrıla, kıvrıla geçtim...
Çıplaktım.
gözlerini kapayıp...
koşuşturan çocuk seslerini dinle,
ve bak gökyüzü ne kadar aydınlık böyle...
Ben ki: ikircikli bir kum saati gibi,
Ben ki: üryani bir sevişme ertesi,
Bir tas sıcak su birikintisi...
Ben ki: soluk alışım alkol, soluksuzluğum alkol...
Ben ki: nasıl girmiştim içeri,
gel,tut ellerimi,
baharı saçalım geleceğe...
gel,
güneşlensin içimiz...
gelirsen,
sen...
susuyorsun!
bana,söyleceyecek demek,
hiç bir şeyinde yok...
bir sözcük düşsün diye,
dibindeyim ılık nefesinin...
susuyorsun ben soğuyorum!
Sana'
Dilek; aşkın dil tutulması!
Dilek; aşkımın renk körlüğü!
Dilek,kelimeleri müstehcen,kelimeleri şehvet! ! !
hep pusluydu fotoğraflar
tozlu albümlerde yok oluyordu insanlar
yıllar ilerledikçe; geriye gidiyordu.
hatıralar ve hatırda kalanlar.
Güzel olan;
Çığlığını duyduğumuz bir ıslıktı,
Koşuşturmaca yangın yerine...
Koştuk ki her şey kül her yer ölüm!
O sesler, boşluğu gıdıklayan...
Feryatlar!
Bağrımda saklıyorum gidişini,
daha dün gibi,
ve gün gibi aydınlık!
yalanlar havada uçuşurken,
ayrılık nefesini çekerken içine derin,derin,
Artık sabahın aydınlığına kalkmayla ilgilenmiyorum
Karanlıklarla daha bir haşır neşirim…
Ve mutsuzluğun ağacını diktim yüreğimin tam ortasına…
Küreklerle, kazmalarla… Kanata kanata…
Artık ilgilenmiyorum yeni çıkan kitapların şatafatlı kapaklarıyla,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!