Küçücük bir kıvılcım olsa yetecekti belki…
Düşler sarayımın umut anahtarını
Sineme saplayıp gittin…
Yüreğine saklayıp gittin…
Gizemli gelgitlerinin
Çok beklentimiz yoktu oysa.
Olmadı hiç bir zaman hayatla bir derdimiz.
Bir avuç mutluluktu düşlerimiz.
Ütopya arzular değildi isteğimiz.
Ne çileler çektirdin bize zalim dünya!
Ne ettimse olmadı, usta
Yetmedi bu aşka hiçbir sözüm
Ne dedimse, ne ettimse olmadı be iki gözüm
Oysa her duamda vardın
Ne yaptın böyle? Nasıl bir acı bıraktın
Şiirsel bir hâli vardı İşte
Öyle bir hâli vardı işte...
Gözlerindeki yaşlarda da neler saklıdır kim bilir.
Masum bir sevgiyi yeşertmekti,
tertemiz sevmenin hâliydi.
Bugün de sensiz ettim sabahı ey yârim
Sabah güneşim, özlemim nuruçeşmim
Hasret kalmış sevdalı bir gönüle
Sensiz sabahı, yeni bir günü neyleyim
Nerdesin gözümün nuru ey yârim
Adını anarken,
Her bir harfi içimden
hayatın özüdür seninle geçen
Rüzgârın sesinde adını duyarım
Gözlerim susar, dilim lâl olur
Sen gittin ya,
Her baktığımda Ege’ye
İmoza’dan imbat vurur yüzüme.
Olimpos dağlarından
Sevda rüzgârı eser üzerime.
Aşk’ın gizemli hikayesini,
Kim bilir, yapabilir tarifini?
Gözlerine bakmak mı,
Sesini duymak mı?
Tek kelime, tek hece...
Çok uzak da olsak, aşkın en güzeliydi.
Bir çanta dolusu mektup birikmişti...
Mektubun son cümlesine yazdığın;
“Seviyorum seni” sözünü tekrar tekrar okurdum.
Telefonun çalmasını,
postacının zile basmasını beklerdik...
Ben seni çok özledim
O kalbin içinde, özlenenin en güzelinde
bir meleğin kanatlarında başlar hikâye...




-
Selim Koç
Tüm Yorumlarbu güzel şeyleri bizlere armağan ettiğiniz için minnettarız