Aynı taşta iki uç. Aynı taşın fısıldadığı muştu; duyabilirsen. Merhabayla, kör vedanın iksiri karşılaştı havada. Aynı buluta baktı, aynı vapura el salladı belki de. Öptü zamanı sesler, mevsimler ötesinden.
Tatlı bir rüzgâr esmişti başlarken. Havada renkli bir salınım vardı. Süt kadınla, yitik kahramanın şiiri bulaşmıştı taşlara. Asi kalıbına ne de çok öykü içinde öykü sığdırmıştı tılsımı.
Şimdi veda esiyor meridyeninde. Titreten aşk yelesi eskimiş. Eskimiş kırmızının hırkası. Brendi, beklemekten eprirken köhnemiş, aşkın çapraz uçları.
Derinmiş bakışlar. Yani, öyle demiş birisi. Amman ne gam, delmemiş ki gözbebeğini. Vurmamış oradan oraya serçeyi kafesinde. Serçe merçe de kalmamış hani. Kalmamış gebe şiirlerin spermi.
Ömrümün karşılığı olsun diyor
bir değeri, bir üstünlüğü olsun
Çılgın bir aşkın tarihi
yolculukların günlüğü olsun
ama kavgalarda geçsin ömür
Devamını Oku
bir değeri, bir üstünlüğü olsun
Çılgın bir aşkın tarihi
yolculukların günlüğü olsun
ama kavgalarda geçsin ömür
Bu dizeler halinde yazılmayan bir şiir diye düşünmüştüm dolgun içeriğiyle hayranlık ve takdir yaratan KARŞIN dergisinde okuduğumda.
Deseni başka yerde hiç görülmemiş yalnızca bir tane üretilmiş zarif ve parıldayan bir kumaş gibi oturuvermişti algılarıma.
Aynı taşın fısıldadığı muştu.
Merhabayla, kör vedanın iksiri karşılığı. Havada.
Sonra aynı buluta bakıvermek.
Aynı vapura el sallamak müthiş bir doygunluk.
Seslerin zamanı öpmesi harika barışıklık her an. Mevsimler ötesinden, mevsimler üstü. Çok söylenen beşinci mevsim değil.
'Süt kadınla, yitik kahramanın şiiri bulaşmıştı taşlara.
Asi kalıbına ne de çok öykü içinde öykü sığdırmıştı tılsımı.'
Duymadıklarımı duymak mutlandırır hep.
Titreten aşk yelesi gibi.
Eskimiş kırmızının hırkası gibi.
Hadi biraz da gülümseyeyim yeniden:'Brendi, beklemekten eprirken köhnemiş, aşkın çapraz uçları.'
Anlamalı anlandırmalı.
'kaç kanguru cebinde yıkamalı piç çocukları?'
Aynur Uluç. Bilincin onurumuzdur. Ey kadın. Varol hep.
'Taşlarda seken gölgenin ezgisini duydu mu acaba martıyla balık?'
Yanıt: Bu söz burada söylendikten sonra duydular.
Bütün çoçuklar koro halinde notaları çıldıran Heyemola türküsüne başladılar.
'Başka sahillerde çekilen dumanların şarkısı. İyi gider el sallayan bir çocuk; kamera arkasından.'
Hiç soru sormayacağım.
Muştu Taşı'nın muştuşu yeter.
Sevgili şairim
Yıl olmuş şiirlerine uğramıyalı. Bağışla...
Şiir dilini, şiirini unutmadım ama...
Okuduğumda aklımdan geçenleri buraya yazacaklarımı düşünürken gördüm ki sevgili Sinyali benim gibi duyumsamış yazmış
Kutluyorum.
Mensure derlerdi eskiler şiirin düzyazı formunda yazılmasına...
divan edebiyatında türlü şekilleri vardı bu düzyazı şiirlerinin , ama habnameler bir başkaydı...Sevgi nameleri denilebilir şimdiki dilde bunlara..Rüya mektupları veya...
Bir rüya anlatılıyormuş gibi, karmaşasının içindeki tatlı ahengin sızdığı anlatımlardır bu şiirler.
büyülü nesir desek kısaca ...işte öyle bir şey tıpkı bu yazıda olduğu gibi...
raflarda tozlanmış bir sanatın yeniden hayat bulması ne güzel..
tebrikler
elveda zaman lekeli sokaklar,
elveda,elveda yitik aşk
dönüyorum evimin şarabına,
dönüyorum sevdiğimin aşkına,
ne idiysem,neysem ona,
suya ve güneşe,elmalı toprakalara,
dudakları,adları olan aylara,
geri dönüyorum dönmemeye,
istemiyorum artık kendimi yanıltmak;
tehlikelidir geriye doğru yolculuk
çünkü birden,bir hapishane olur geçmiş.
p.neruda
süperdi !
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta