Ah!
Kim bilir kim
Kapalı kapılar ardında
Odasında mum ışığı kafice
Yazıyor mazisini
Mazisinden bugüne
Merhaba annem merhaba iki gözüm
Olanca çaresizliğinden öpüyorum seni
En kıyıda kalmış duygularından
Bak anne çocukluğuma
Orada dizimi kanattığım var, yüzümü ekşittiğim
Merhaba Hakikatim, çok selam
Sana en yakın olduğuma inandığım yerden sesleniyorum sana
Çaresizliğimden
Beni duyasın diye bir çift kulak aradım durdum yıllar yılı
Göresin diye göz, sevesin diye ellerini yokladım,
Doğduğum yeri asla terk etmeyeceğim
Bildiğim her türküyü çağıracağım gecelere değin
Karanlıklara uzanmam lazım yıldızları seyretmem için biliyorum
Ve tepeleri hep sevdim, tepelerin ardına değin
Yüksekleri bizim oranın, fındık, çay, kömür
Sözde meylederek rahmet sırrına
Beşere zulmeden özünden dönsün
El açıp yalvarıp gece semaya
Gündüz kula çile olan tez ölsün
İnceden inceye sözle zehreden
Öyle bir şehirde büyüdüm ki ben
İlkbahar geldiğinde onu tanırdınız
Sonbahar geldiğinde ağlardı tüm ağaçlar
Kışın tüm tepeler gelin, tüm çocuklar kardelendi
Yaz gelse bile kıyıları döverdi dalgalar
Sen henüz yoktun oğlum
Bir yağmur yağardı memlekete
Türlü yapraklar kapımıza inerdi
Bir yağmur yağardı paçalar çamur
Çamuru dahi güzeldi kalmazdı izi
Nasıl oldu bilemedik
Bilmemiz de gerekmezdi
Kısmet yağdı başımızdan şaşırdık
İstemişiz, istemesek gelmezdi
Ol dedi de oldu
Geldi, geçecek
Geçecek çünkü bu yaşam şimdilik
Gelecek ardı sıra ufukta ışık, yükseleceğiz
Yükseldiğimiz yeri bilemeden buraları terk edeceğiz
Dökülecek bahçemizdeki incirin yaprakları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!