Üryan geldik dünyaya, bir nefestir borcumuz.
Tamah etmedik dünya malına, aşktır harcımız.
İkrar verdik gelene, gönül kapamadik.
Kimi para oldu kimi pul, kimi yalan kimi dil.
Sabrı aşımız eyledik, etmedik isyan.
Güzel ülkem gibiyim, darbe üstüne darbe!
İktidarını kaybettim yüreğimin, divaneyim.
Gönlümün sokaklarında yok kimse, viraneyim.
Yazdın fermanımı bakmadan yüzüme, ahh dost ben neyleyim?
Palaskalar vurdun kalbime, itiraz ne haddime.
Aşka düşenin rızası
Zulme umut etmektir.
Bir kere kanına girmeyedursun;
Akıtsan da oluk oluk, serdedir.
Ne yaman iştir unutmak;
Sabaha kemend atmış gece,gün ile ısınır.
Dağlarda açmış acı çiğdem, kışı mı düşünür?
Hangi tohum filiz vermez, hangi ot bitmez?
Hangi bağda üzüm olmaz, hangi dalda meyve?
Mevsimler halka olmuş, sıra ile devinir.
Saçına dokunmak gibidir
aynı yağmurda ıslanmak.
Sarılmaktır sana,
tenine değen her rüzgara kollarımı açışım.
Ellerinden tutmaktır
Serpildik toprağına Anadolu'nun
Köy köy, bucak bucak, memleket memleket.
Kemik, et ve kan;
İnsanız, biz de insan.
Gurbettir aşımız,
Masum degildik ikimiz de;
Ne sen veda etmeden gidecek,
Ne de ben gitme diyebilecek kadar.
Ben kal dedim,sen veda etmedin...
01.01.2017
Otursam masaya, bir yana umutlari bir yana anıları koyup. Şöyle bir sigara yaksam, hangisini öldürüp unutsam hangisini.
Serpsem umutları bu şehrin sokaklarına, gelen giden çiğnese. Akıp gitse yağan yağmurla, kimse bilmese.
İyi de kalbi öldüremem ki.
Doğmasa güneş bu diyara, her sabah anılar canlanmasa. Değişse çehresi bu şehrin, zanlı gibi köşe bucak kaçmasam. İyi de hafızayı silemem ki.
Kapıda çalan zil, çocuk cıvıltısı duymaktır.
Sarılmaktır hediyeye, çeşit çeşit şekerden tatmaktır.
Sofraya gelen bereket, sokaga inen harekettir.
Neşedir yüzlerde, fincana siğmayan sohbettir.
Paylaşmaktır olani, aftır geleni, barıştır.
Ayrılıkta gözün, zoru seversin.
Sessizliktir sözün, avazınca susarsın.
Mevsimler devinir, bedenin dövünür.
Sana kavuşmak da ne, "ölür" gidersin.
Mahşerde nasip olmazsa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!