Çıktım kapının önüne,
Karşımda sisli dağlar.
Yaktım sigaramı çayımın üstüne,
Bir daha bir daha üfledim dumanları gökyüzüne.
Tandırın başında ki,
Çenelerini hiç kapatmıyorlar ki bunlar,
Mevsim yaz mı kış mı hiç belli değil,
Baharı soldurdular.
Bir üşüyor bir yanıyoruz her mevsim
Mevsimleri birbirine karıştırdılar.
Hala yıldızlar kayıyor
Yumulmuşlar hedefe
Bir yandan da hırlıyorlar birbirlerine
Maskaralar
Anlaşıldı sığamadılar çöp konterylerine.
Bellerini iyice kaldırıp havaya
Suratlarını da sokarak bir acayip duruma
Yumulmuşlar hedefe
Bir yandan da hırlıyorlar birbirlerine
Maskaralar
Anlaşıldı sığamadılar çöp konterylerine.
Bellerini iyice kaldırıp havaya
Suratlarını da sokarak bir acayip duruma
Kudretim olsa,
Tüm bilim insanlarını bir araya toplar
Ahlaklı olma,vicdanlı olma,insan olma…
Aşısını bulmaya seferber ederdim aslında.
Olur da,
Söyleyenlere değil söylenenlere bakıyorum
İnsanca bir yaşam ise yarınlara uzanan
Yolu çağdaş uygarlık yolu, ışığı bilim
Alkış da alkış, alkış da alkış, alkışlıyorum.
Söyleyenlere değil söylenenlere bakıyorum
Bazen şu dünyanın olur olmaz hallerine,
Kahkahalarla gülesim geliyor.
Acımasız,çarpık,emperyal,kula kulluk düzenine
İsyan ettikçe isyan edesim geliyor.
Bazen şu dünyanın umursamaz vurdum duymaz,
Ne hep konuşulur, ne hep susulur
Söz gümüş ise sukut altındır derler ya
Boşuna değildir,
Ne zaman konuşacağını,
Ne zaman susacağını bilmeli insan.
Ballı maaşlarıyla,
Katmerli huzur haklarıyla,
Tasarrufsuz hayatlarıyla
Sefa sürenler,
Gününü gün edenler,
Tatsız tuzsuz bir hayatımız olsun istiyorlar.
TAKKE DÜŞER KEL GÖRÜNÜR BEYLER
ne nutuklar fayda eder
ne gazeller ne takılan çelmeler
hiçbir şey değişmez daha doğrusu
haklıyı döndüremezler yolundan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!