Sen on dört yaşın penceresinden bakıp,
Ziyade gülüyorsun,
bahçemde yaprak döküntüleri benim,
Ve köşesine sinmiş biri
“Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç”
Şarkısını söyler yaşlı gözlerle,
Şişe sesleri gelsin kulağıma
Bardağa boşalan içkinin kokusuna hasretim.
Essin deli poyraz, vursun sillesini suratıma,
Çok zamandır yediğim tokatlara hasretim.
Ne anlatıp duruyor çevremdekiler,
Gün gelir, duvarlardan başka kimse kalmaz etrafında,
Gün olur, eşyalara göz kırparsın,
Karşı balkondaki, komşu kız yerine,
Gün olur sis olur,
Bir adım öteni göremezsin
Teselli kudreti biter kadehlerin
İnsan bir yerde unutmalı insanlığını bence,
Taş kesilmeli yüreği,
Otobanda karşıdan karşıya geçerken,
Yüzlerce otomobilin lastikleri altında kalarak,
Leşi asfalta yapışan köpeklere acımamalı,
Gece, tüm şehir uyuduktan sonra,
Zorlu bir kışın peşinden sürüklediği,
Bulutlardan dökülen kar taneleri gibi,
Birikirsin gönül penceremin pervazında,
Buğulu camlarına yazılı adını,
rakıya dolar akşamlarım,
hangi kadehe dökülse, bir parça istanbul
epeydir bir ezgi dolaşıyor, parmaklarımın ucunda,
birtürlü akordunu tutturamam bağlamamın
ucuz saltanatlar yaşıyorum, kime ne?
beni onlara sorma,
yalan söylerler,
beni kuşlara sor,
karıncalara,
bir kış sabahı,
soğuk asfaltl üstünde rızkını arayan,
Akşamları gün batmadan çöker üstüme,
O, kimselerde görünmeyen hüzün,
Ben sevinçle hiç karşılaşmadım,
Adını; sadece eski mahallemizdeki
Bir sokak tabelasına yazılı gördüm,
Mutlulukla yakından-uzaktan alakam yoktur benim,
Seni sevmiyorum, yemin ederim,
Tek sevdiğim saçların, birde teninin kokusu,
Olmasa, kimbilir neyi severdim.
Seni sevmiyorum yemin ederim,
Tek sevdiğim gözlerin,birde kirpiklerin,
05.06.2004-Pazar saat 02.30
gün geçtikçe artıyor içimde sevdan,
sisli bir orman gibi çöküyor gözlerime
siyah saçlarındaki ıslaklık,
akşam diyorum, rakı diyor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!