793
MUSKAM AŞKINA EŞKIYA 4
Bir Arap kızıydı
Unina
Kar beyazıydı
Erina
Fettan gözlüydü
Elia
Bir Arap atının sırtınaydı ki
Sütun bacaklı tanrıça
Rüzgârlarda
Asi
Hiç sorma
Zil kara
Çocuktum 
O zamanlar ben daha
Ufacık 
Tefeciktim 
Yağız ince
Bir Anadolu yiğidi 
Çelimsiz çirkin bir şey
Yeni yetme
Kara
Kuru 
Ve yangında
Yüzyıllar öncesi
Hayatlarım birinde Van’da
Belki de Urartu’ydu o zamanlar şehrin adı
Belki de Tuşba
Belki de hiç bilinmeyen bir şey 
Çocukluk işte
Çok zaman geçti
Üzerinden
Çocuktum
Ufacıktım 
Ama bugünkü gibi hala aklımda 
Uçuşu 
O tanrıçanın o ölümsüz kalenin burçlarında 
Van kalesine gitmiştim bir gün
Yaya
Uzaktı ama 
Olsun
Çocuktum ben de
Ne olacaktı ki
Yorulmaz
Bıkmaz
Usanmazdım
Ve de uslanmaz
Ele avuca sığmaz 
Yüreği bembeyaz
Ak pak
Öyle bir çocuk işte
Yaramaz mı yaramaz 
Gözü
Hep o kalenin burçlarında
Tanrıçaya 
Dokunma uğruna
Onun yangınında hep 
Bir defa bile olsun
Teninde
O Közde
O aşkta
Onda yanmaya âşık
Ve Analı Kız’dan
Kaymaya bu bahaneyle 
Dilek kayasına taş yapıştırmaya bir de
Kurabiye satmaya
Pudra şekerli
Ve de dağ sakızı
Ve de çelik çomak oynamaya kalenin dibinde
Ve kalenin başına
Çıkıp bağırmaya 
Van gölüne karşı
Unina
Arap kızı
Erina
Kar beyazı
Elia
Fettan gözlü tanrıça
Al beni de 
Arap atına
Sar beni de sarılayım sırtına
Çık ortaya
Neredesin
Ben burdayım işte
Yanında 
Bak yakınında
Kurabiye getirdim sana
Pudra şekerli
Çelik çomak oynuyorum
Kalenin dibinde
Bez bir bebek de var zulamda
Ben geldim Kafkas Kartalı
Doğunun oğlu
Doğan senin küllerinden
Bak buradayım işte
Kaleye geldim
Senle uçmaya
Yükselmeye
Senle 
O kutsal 
Kalenin burçlarında
Yücelerde Arap atının sırtında
Göster bana gül yüzünü
Güllenen
Goncalanan
Gonca gonca gamzelenen
Kâğıt helva tenini 
Sol kolunda benini
Al da gel neyin var neyin yoksa yanında
Kestane saçlarını savur 
Dalga dalga 
Rüzgârlarda uçuşan
Namahrem değilim sana
Çocuğum 
Yağız ince 
Bir Anadolu yiğidi 
Çelimsiz ve çirkin bir şey
Kara
Kuru
Ve yangında
Aç peçeni
Göster fettan gözlerini bana
Gül
Dolu dolu
O bütün kâinat ağzınla
Gülücüklerin konsun anlıma
Al beni de Arap atına
At 
Beni de terkine
Kurbanın olayım
N’olur
Vur beni de o nazenin nazik narin sırtına
Yaradan tanrı aşkına
Muhammet
İsa aşkına
Meryem’in yüzü suyu aşkına
Aç kapını
Kaldır o Arap atını şaha
Bindir beni de o kısrağa 
Vur beni de terkine
Uçur beni rüzgârlarında asi
ve dalga dalga
Ve de fırtına
Kestane saçların aksın dökülsün boynuma
Bir kırbaç olsun 
Vursun
Ta alnımdan
Te Boynuma
Dayanamadı o zaman işte
Böyle çılgınca deli yakarmalarıma 
Canhıraş bağırmalarıma
Çığlığıma
Ve de yüksekten bakmaya bana
Dere kep çıktı ortaya
Gözlerim yandı birden
Çıkınca o böyle bütün ihtişamıyla vurgun karşıma
Kavruldu bedenim bir anda
Bakamadım
Düştüm gözlerinin kuyularına
Savruldum
Rüzgârlarında
Yuvarlandım kucağına
Bir el attı belime
Sarıldı
Çekti beni yukarıya
Kattı beni rüzgârlarına
Tamam sıkı tut dedi
Çeliği
Çomağı 
Ver kurabiyeyi ağzıma
Bez de bebeği kucağıma
Ve attı beni aniden o rüzgârda asi Arap atına
Atla Arap atımın ardına
Sarıl belime belime
Nazlı
Nazenin
Ve nazik
Çıt kırıldım
İyice sarıl
Düşme sakın arkamdan 
Bir beden ol benimle Arap atımın sırtında
Zaten çelimsiz bir şeysin
İyice daya başını sırtıma
Bağla kendini de tastamam
Dalga
Dalga
Saçlarıma
Kulak ver 
Yürek ver
El ver bana
Kimse dokunamamıştı 
Bugüne kadar
Asırlardır 
Saçlarıma
Hiç el değmemişti onlara
Bir muska bağıdır onlar
Geçir onları
Dola saçlarımı boynuna
Ve sakın çıkarma ölene kadar bir dahi
Muskam asılı kalsın boynunda
Bir muska ki
Tanrıça kelamıdır
Saçlarım da onun bağı
Bal şerbetiyle dualı
Armağanım olsun sana
Olsun
Muskam aşkına eşkıya
Tek armağanım bu vereceğim sana
Arap kızı var onun içinde
Unina
Kar beyazı
Erina
Fettan gözlü
Elia
Sütun bacaklı tanrıça
Saçlarımsa 
Onun kutsanmış bağıdır
Sakın çıkarma boynundan 
Asılı kalsın hep 
O muska koynunda
Ve hiç çıkarma 
Tut 
Beni hep aklında
Ya ben büyürsem
Unina
Ya ben seversem
Seni Erina 
Ya ben ölürsem
Yoluna Elia 
Gelir misin sen de oraya 
Yanıma
Gittiğim 
Öbür dünyaya
Neresiyse orası
Bindirir misin beni orda da
Rüzgârlarla yarışan
O zil kara
Kartal kanatlı
O deli kısrağa
O deli 
Arap atına
Alır mısın muskamı 
Boynumdan
Geriye 
Muskam kalmasın sonra ortada
Ölsen de muskam kalsın boynunda 
Merak etme kalmaz o hiçbir zaman ortada
Hangi dünyada olursan ol
O artık senindir
Senle kalacak 
Ölsen bile 
Hep seninle 
Hangi düvele gidersen git
Fark etmez
Olsan da hangi zamanın çarkında
Ben hep bu kutsal kalenin burçlarından bakacağım sana
Gözüm 
Hep üstünde olacak
Merak etme
Gözün kalmasın arkada
Ver çelik çomağını bana
Dağ sakızını
Ve zulandaki bez bebeği 
Onlar da ölümsüz kalacak benle
Senden 
Senin ellerinden çıkmış
Armağanlar bana
Ya koparsa eğer muskam boynumdan diye 
Düşünme sakın bir daha
Düşmez 
Yitmez bitmez
Korkma
Sen sevdikçe
Oldukça sen o sevdada 
Bu sevdada
Saçlarımla bağladım
Ben onu 
Efsunlu
Yüreğinin enginlerine ta 
Kutsanmış deli sevdalar
Adağı
Tüm sevenler
Aşkına
Ben dağıttım muskaları
Bugüne dek
O yüzyılda
Bu yüzyılda
Kutsal sevdalarda gezen
Adam gibi seven 
Her âdeme
Her ölene aşkının uğrunda
O Şirin’e
O Ferhat’a 
Kerem’e de Aslı’ya da
Leyla’ya ve de Mecnun’a
Ve Yunus’a 
Ben verdim aşkı
Her sevgide var Mevlana 
Sevgi dokudular hepsi 
Bir bir
Aşkı döşediler her yola
Sevenlere
Sevdalara
Sevgi oldular çok yüce
Zirvelerde
Kâinatın tepesinde
Göklere erdi başları
Oldular her âlemin en yüksek katında
Şimdi
O muska senin boynunda 
Hangi düvele gidersen git
Olacak 
O hep senin koynunda
Ve Van kalesi daim ayakta
Merak etme
Ben de onun burçlarında
Yüreğinse 
Hep avucumda
Hep seninleyim 
Daha nice yüzyıllar boyu
Yüzyıllar daha geçecek
Yine senle olacağım 
Zamansız
Ve de mekânsız 
Sonsuzda 
Ve de senle sonsuzca
Sen 
Yine gel bu kaleye
Büyüsen de gel
Ölsen de 
Gel buraya 
Çelik çomak oynamaya
Sevgiler
Sevdalar dolu avuçlarında
Bağır yine 
Eskisi gibi canhıraş bana
Unina
Arap kızı ve dilberi
Erina
Kar beyazı
Elia
Fettan gözlü
Cana şifa
Nerelerdesin
Sütun bacaklı tanrıça
Çık ortaya
Çelik çomağın yine elinde
Dağ sakızın
Bez bebeğin
Sakladığın emanetlerin yüzyıllar boyu yanında
Ve de muskam
Sana verdiğim asılı boynunda
İçimi oku sonra
Bak muskamda yüreğin saklı
Sen muskasın
Muska da sen
Sen hep varsın o muskada
Yüce sevgiler katında
Ben hiç inmedim ki zaten o Arap atının sırtından
Bütün tanrıçalar sensin
O dünyada
Bu dünyada
Hep sevdim 
Yalnızca sevdim
Hangi dünyada olursam olayım
Ne çıkar
Nerede
Ve hangi mekânda 
Neresi olursa olsun
Hep sevdim
Yaradan tanrı aşkına
Veliler
Pirler aşkına Hacı Bektaş hu Pir Sultan aşkına
Koynumda 
Yüzyıllardır saklı
Bal şerbetli 
O muska ateşi aşkına
Hep sevdim
Daima sevdim
Hamdım piştim
Oldum 
Muskam aşkına eşkıya.
özay sağlam
Özay SağlamKayıt Tarihi : 24.10.2006 15:46:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bugüne kadar
Asırlardır
Saçlarıma
Hiç el değmemişti onlara
Bir muska bağıdır onlar
Geçir onları
Dola saçlarımı boynuna
Ve sakın çıkarma ölene kadar bir dahi
Muskam asılı kalsın boynunda
Bir muska ki
Tanrıça kelamıdır
Saçlarım da onun bağı
Bal şerbetiyle dualı
Armağanım olsun sana
......
muhteşem bir eser bu... kutlarım o engin yüreğinizi ve kaleminizi ...okurken nutkum tutuldu .. :)
tam puanımla antoda ve listemdesiniz
İnsanlar kaybedilirken ey çocuk
İnsanlık adına
Nasıl başlar bu yeşil ve mavi yolculuk
Hangi gemi kalkar bu ülke limanlarından
Hangi mavilikler karşılar seni
Kıyılar zincir olmuş bileklerde
Dalgalar yargısız infaz
Al kalemi eline ey çocuk
Yeşilin ve mavinin şiirini yeniden yaz CAN YÜCEL
SAYGILARIMLA..
TÜM YORUMLAR (25)