Şimdi deniz, bir buhrana gebedir
Güneş, doğmaz olmuş memleketimde
Rüzgarlar, kedere münhasır eser
Çocuklar, gülmez olmuş memleketimde
Ezelden beridir bilirim bu toprakları
Bu yalnızlık, yorgunluk, mühim değil.
Yolum karanlık, gözlerim körmüş, mühim değil.
Evim yıkılmış, şirazem kayıp, kavgalıyım hayatla.
Öyle bir ateşsin ki tutuşmalıyım inatla.
Bir sokaktayım, yağmurlar kurşun gibi ağır.
Bırakmış gitmiş herşeyini,
Anasını, babasını, gardaşını sevdiğini,
Gözlerinde yaşanmamış baharların yası,
Göğsünde sevdiğinin yarası.
Yârin yolunda çektiğim bin cefa
Yaralarım tazedir, kimseden istemem deva
Mehtaplı havalarda sızlasa da yüreğim
Bir tas su istemem elinden, olsa da şifa
Nicedir ki bir zamanlar, divaneydi gönlüm
Akşam üstü vapura binmişim, keyfim kıyak
Saçlarım ve sakallarım oldukça bâhir ve kısa
Bir takım kiralamışım ki İtalyan işidir
Yeşile çalıyor güneş vurdukça
Vapur yalpalanıyor hiç istifimi bozmuyorum
Bir vazoda unutulmuş güller gibi ahvalim,
Yapraklarım ürekek, mağrur ve kırılgan.
Gövdem bir hayli bitkin, kurumaya yüz tutmuş.
O öyle bir vazo ki her geleni kurutmuş.
Yalan benim, hak sizlerindi
Aldanmayın vicdanıma, o kirden hâki eller benimdi
Avutmasın evvelim kan revan yaraları,
Bin bir renge boyadığım, bir suretimdi
Meçhuliyet, cüzzam gibi zehirler durur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!