Sancım, gecenin ağırlığından değil, sevgilinin kokusunu tenime süremediğimdendir.
Kınına sokulmuş kelimelerle
Başlattım yaşamı.
Sokrates,
Keskin bir kılıç gibi indirdi
Kadehini ölüme
bir gün
düşerse yalnızlığa iklimler
kutuplardan düşen bir buz saplanır okyanus
derinliğine
balinaların püskürttüğü su donar havada
üşür eskimo gülüşleri
çığlığım vurgun yedi
bu yüzden ağlar camlar
bu yüzden sarınırım kendime bir akşam üstü
yüzümde kederli bulutlar
ama siz göremezsiniz ceketimde gizledim onu
Sana sorduk mu dünyaya getirirken
gelmek istermisin diye
sanırım hayır
bana da sormamışlardı
şimdi sen 10 yaşına giriyorsun
ben ise 32ye doğru yol alıyorum
Radyoda İstanbul'u anlatıyorlar
İstanbul'u düşünüyorum
Ve İstanbul'un içindeki seni
Bazen dillere destan Boğaz
Bazende Boğaz'ın kenarıdaki eşsiz saraylar
Oluyorsun
Hamza Abi'me...
Ölümün zamanı yokmuş
Tıpkı adresinin olmadığı gibi
Zamansız ölümlerle kim sorgularki günü
Uzak ülkelere terk edilmişse ölüm
Ağlamak bize mi düşer,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!